Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1714 Esas 2011/2938 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1714
Karar No: 2011/2938
Karar Tarihi: 14.03.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1714 Esas 2011/2938 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar, ölünceye kadar bakım koşulunun yerine getirilmediği gerekçesiyle davayı reddetmişlerdir. Ancak mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Dosya incelendiğinde, davacının, miras bırakan ile sözleşme düzenleyerek taşınmazı kaydeden bakım borçlusuna temlik ettiği ve bakım borcunu yerine getiremediği ancak mirasçılarının da yerine getiremeyeceği tespit edilmiştir. Bakım borçlusu öldüğünde, bakım alacaklısının malı geri isteme hakkı yoktur, ancak iflas masasından aldığı kıymete eşit bir para isteyebilir. Mahkeme, Borçlar Kanunu'nun 518. maddesi doğrultusunda karar verilmesi gerektiğine ve davalarının kabulüne karar verilmesine hükmetmiştir. Kanunun bu maddesi, sözleşmenin borçlunun mirasçılarına intikali halinde bile, bakım alacaklısının isteği dışında bakım borçlusunun mirasçıları ile birlikte yaşamaya zorlanmaması ve fesih istek hakkının verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Davanın sonucunda, davalıların temyiz itirazları kabul edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2011/1714 E.  ,  2011/2938 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : YOMRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/09/2010
    NUMARASI : 2010/200-2010/378

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, ölünceye kadar kendisine bakılması koşuluyla davalıların miras bırakanı Ş.dava konusu 118 ada 4, 189 ada 5 ve 190 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını 23.06.2009 tarihli işlem ile temlik ettiğini, ancak bakım borçlusu Ş.’in 31.05.2010 tarihinde öldüğünü, bu nedenle de bakım borcunu yerine getirilemeyeceğini, geride kalan mirasçılarının da bakım borcunu yerine getiremeyeceğini, ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescili isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, ölünceye kadar bakım koşulunun yerine getirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmaz kaydının iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, davalıların miras bırakanı ile 23.06.2009 tarihinde ölünceye kadar bakılıp gözetilme koşuluyla sözleşme düzenlediği ve taşınmazı kayden bakım borçlusuna temlik ettiği; 28.06.2009 tarihinde de dava dışı İskender isimli kişi ile evlendiği, davalılar miras bırakanı (bakım borçlusu) Ş.in 31.05.2010 tarihinde öldüğü ; eldeki davanın ise 10.06.2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.
    Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
    Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
    Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmelerinde bakım alacaklısının ölümü sözleşmenin sona ermesini gerektirdiği halde bakım borçlusunun ölümü ile sözleşme son bulmaz, bakma ve görüp gözetme borcu bakım borçlusunun mirasçılarına intikal eder. Ancak yasa koyucu bakım alacaklısına, isteği dışında, bakım borçlusunun mirasçıları ile birlikte yaşamaya zorlamamak için ölüm tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyi bozma (feshetme) hakkı tanımıştır.(B.K.nun 5l8.) Ne varki, bakım alacaklısının ölüm nedeniyle sözleşmeyi bozması (feshetmesi) halinde bakım borçlusuna verdiği malı aynen mirasçılarından geri istemesine yasal olanak yoktur. Bu durumda Borçlar Kanunun 518.maddesinde açıkça belirtildiği üzere sadece borçlunun iflası halinde, İflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir para talep edebilir. Nitekim bu ilke 5.6.1957 tarih 25/22 sayılı inançları birleştirme kararında da açıkça vurgulanmış, uygulama bu yönde kararlılık kazanmıştır.
    Öte yandan, Borçlar Kanununun 5l8.maddesinde öngörülen fesih beyanının kullanılması ile sözleşmenin ortadan kalkacağı; feshin hükümlerinin önceye etkili olamayacağı; bu nedenle ölünceye kadar bakma sözleşmesinin o zamana kadar meydana getirdiği hükümleri muhafaza edeceği kuralıda yerleşmiş Yargıtay İçtihatları ve Bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmiştir.
    Somut olayda, dava borçlunun ölümünden sonraki bir yıl içerisinde açılmıştır.Davacı, aşamalarda aksini söylemiş ve, hakim davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HUMK"nun 76. maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarla hangi hukuksal nedene göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Diğer bir deyişle maddi olgu ve olayları bildirmek yanlara, Bu olay ve olgulara göre hukuksal nitelemeyi yaparak uygulanacak yasa maddesini bulmak ve uygulamak hakime aittir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında , bakım borçlusunun ölüm tarihinden itibaren Borçlar Kanununun 518. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre içerisinde eldeki dava açıldığına göre, bu davanın bakım borçlusunun vefatı halinde söz konusu olan fesih isteğini içerdiği kabul edilmelidir. Zira bakım borçlusunun ölüm tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında edimin yerine getirilmediği yönündeki iddiayı ileri sürmeyi haklı kılacak bir süre geçmemiştir.Esasen Borçlar Kanununun 518. maddesindeki süre içerisinde ancak, bakım alacaklısının sözleşmeyi borçlunun mirasçıları ile devam ettirme yönündeki iradesini açıklamasından sonra akde aykırılık nedeniyle dava açılması söz konusu olabilir. O halde, bu aşamada Borçlar Kanununun 517. maddesinin olayda uygulama yeri yoktur.İddianın ileri sürülüş biçimi ve mahiyeti itibariyle davada Borçlar Kanunun 518.maddesine dayanılmasının amaçlandığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda taraf delillerinin değerlendirilmesi ve Borçlar Kanunun 518. Maddesi hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara