Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, maliki oldukları 1040 parsel sayılı taşınmaza, davalı köy tüzel kişiliğince 3367 Sayılı Kanun uyarınca köy yerleşim yeri uygulaması sonucunda tecavüz edildiğini, ayrıca mera parseli içinde bulunan ve 2981 Sayılı Yasanın uygulanmasını talep ettikleri yapıların bulunduğu alanın dikkate alınmadan uygulama yapıldığını ileri sürerek tescil aşamasında bulunan parsellerin dağıtımının bu aşamada yapılmaması için dava sonuna kadar tedbir konulması ve haksız müdahalenin men"ine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı- davacı, asıl davanın reddini savunmuş, birleşen davada ise, öncesi mera olan köy tüzel kişiliğine ait 103 ada 6 parsele yapılanmak,7,8,9,11 ve 12 parselleri de ekip biçmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, davalıların elatmasının önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece " uyuşmazlığın askıda bırakılmaması, kesin sonuca bağlanması ve gerçek hak sahibinin belli edilmesi için davacı kişilere özel yasa uyarınca oluşturulan parseller hakkında iptal davası açabilme olanağının (önel verilerek) sağlanması, açıldığı takdirde o davanın eldeki dava bakımından bekletici sorun yapılması ve davada verilip kesinleşecek hükmün değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isbetsizdir" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı-davalılardan A.B. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava,elatmanın önlenmesi, birleşen dava elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan Daire bozma kararında gösterildiği şekilde işlem ifa edilerek ,103 ada 6 parsel sayılı taşınmaz dışındaki bölüm ve parsellere ilişkin olarak mahkemece kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur.
Ancak,103 ada 6 parsel sayılı taşınmazın köy tüzel kişiliği adına kayıtlı olduğu ve 442 Sayılı Köy Kanununa ilave düzenlemeler getiren 3367 Sayılı Yasa ve buna ilişkin yönetmelik hükümleri uyarınca davacı-davalı A."ye tahsis edildiği, tahsis kararının iptal edilmediği, esasen taşınmazın mülkiyetinin davacı-davalı A.ye devredilmesi gerektiği, ne var ki eldeki dava bakımından devredilemediği Erzincan İl Özel İdaresi Plan-Proje-Yatırım ve İnşaat Müdürlüğünün 13.04.2010 tarih ve 3510 sayılı yazısından anlaşılmaktadır.
Eldeki davanın kesinleşmesi halinde değinilen yasa hükümlerinin devreye gireceği ve 103 ada 6 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davacı-davalı A.ye temlik edileceği ve taşınmaz üzerinde ev ve mutfak gibi yapılar bulunduğu gözetildiğinde, ileride telafisi imkansız zarara sebebiyet vermemek bakımından, kaldı ki davacı-davalı Ali"ye tahsise ilişkin karar da ayakta bulunduğundan 103 ada 6 parsel bakımından davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacı-davalı Ali"nin temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.