Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalılar adına kayıtlı olan 46 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, bu bölümün kaydının iptali ile elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "...yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli bölümün kıyıda kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazinenin davasında haklı olduğu gözetilerek, davalıların tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretiyle maktu harçtan sorumlu tutulması suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken, anılan yasal düzenleme gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, temyiz aşamasında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde; "...Avukatlık ücreti va yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu" hükmü öngörülmüştür.
O halde, anılan yasal düzenleme gözetilerek, davalı tarafın kararı temyiz etmemesine karşın usulü kazanılmış hak olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak gerekçelendirilmesi neticeten yargılama giderlerinden ve 29.05.1957 tarih 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulup tutulmayacağı ayrıca davalı lehine avukatlık ücreti verilip verilmeyeceği irdelenip, değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.