Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/11931 Esas 2011/2877 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/11931
Karar No: 2011/2877
Karar Tarihi: 11.3.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/11931 Esas 2011/2877 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/11931 E.  ,  2011/2877 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/07/2010
    NUMARASI : 2008/322-2010/318

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanın maliki olduğu 5 parça taşınmazını satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, diğer 10 parça taşınmaz yönünden tapuda intikal işlemlerinin yapılması için davalıya muvafakatname verdiklerini, ancak davalının kendi üzerine tescilini yaptırdığını, bu şekilde kandırıldıklarını ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal ve mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, davanın 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre ve BK nun 31. maddesi uyarınca 1 yıllık süre içinde açılmadığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, bir kısım taşınmazlar yönünden muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, bir kısım davacılar vekili ve davalı vekilince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.3.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat İ.A. ile yine temyiz eden vekili Avukat S.K.geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Süleyman Yumma tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, muris muvazaası ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların bir kısmı yönünden feragat edildiği ve bir kısmı hakkında iddianın subut bulmadığı gerekçesi ile reddine, 7 adet taşınmaz için davacı G. ve Müzeyyen yönünden davanın kabulüne, diğer davacı C.bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı A."nin tapuda kayıtlı olmayan çekişme konusu edilen taşınmazlar mirasçılarına intikal etmiş ve mirasçılar arasında düzenlenen 15.10.1990 tarihli muvafakatnameye istinaden 1991 yılında yapılan genel kadastro sırasında davalı adına tespit edilip kesinleşerek çap kaydı oluşmuştur.
    Davacılar, çekişmeye konu edilen 5 adet parsel yönünden miras bırakandan geldiği için onun muvazaalı işlemine dayanarak davalı adına tespit edildiğini, diğer parseller bakımından ise miras paylarının adlarına tespit yapılması için muvafakatname düzenlediklerini, oysa davalı adına tespit yapıldığını belirterek hile hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açmışlardır.
    Hemen belirtilmelidir ki; muris A.2.5.1987 tarihinde ölmüş, mirasçılar arasındaki muvafakatname 15.10.1990 tarihinde düzenlenmiş, kadastro ise 1991 yılında yapılmış ve 21.9.1991 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise 23.6.2008 de açılmıştır. T.M.K."nun 599.maddesi mirasçıların tereke üzerinde hak sahibi olmalarını murisin ölüm tarihine bağlamıştır. Başka bir ifadeyle, tereke ölüm üzerine mirasçılara intikal eder ve mirasçılar ölümle tereke üzerinde hak sahibi olurlar.
    İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle miras bırakanın ölüm tarihine göre davada dayanılan hakkın kadastrodan öncesine ait olduğu sabittir.
    Bilindiği üzere; 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi hükmüne göre kadastrodan önceki sebebe (hakka) dayanılarak açılan davaların, tespit tutanağının kesinleşmesinden itisaren 10 yıl içinde açılması gerekir. Yasa hükmünde belirtilen sürenin hak düşürücü süre olup davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekli bir süredir.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca somut olay değerlendirildiğinde davacıların dava sebebi olarak gösterdikleri olguların kadastro öncesi nedenden kaynaklandığına göre, kadastro tespitinin kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilerek davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Öyleyse, davacıların tüm temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalı vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına, 11.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara