Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmaza komşu 6 parsel maliki davalıların sınır ihlali yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı S. davanın reddini savunmuştur.Davalı A., davaya karşı beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, bilirkişice yapılan ölçüm sonucu davacı taşınmazına müdahalenin olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 4 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, 6 nolu parselin ise davalılar adına kayıtlı olduğu, davacının maliki olduğu çaplı taşınmaza komşuları olan davalıların sınır ihlali yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, mahkemece sınır ihlali bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum göz önünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olayda, mahkemece mahallinde yapılan keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile sınır belirlenmiş, ancak fen bilirkişisi rapor ve krokisinde takometrik ölçümleri yansıtılmadığı gibi elektrik direği olarak bildirilen sınırın kadastral çap sınırı olup olmadığı da tereddüde mahal bırakmayacak biçimde kadastral ölçümlere dayalı olarak göstermediği, bu şekilde çekişmeli taşınmazın yerinin ve kim tarafından kullanıldığının mahallinde duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmediği görülmüştür.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda gerekli takometrik ölçümlerin yapılması, bilirkişiden çekişmeli taşınmazın incelemeye elverişli rapor ve krokisinin alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.