Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 135 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakım koşulu ile davalı torununa temlik ettiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, aynı taşınmazlarla ilgili olarak aynı nedene dayalı açılan davadan feragat edildiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davacının aynı hukuki sebebe ve aynı maddi vakıalara dayalı olarak açmış olduğu önceki davasından feragat ettiği, feragattan dönülemeyeceği ve kesin hüküm oluştuğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 135 parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı iken ölünceye kadar bakma koşuluyla 11.6.2003 tarihli akitle davalı torununa temlik edildiği, davacının, bakım borcunun davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, mahkemece aynı nedene dayalı olarak davalı aleyhine açılan Mahkemenin 2008/484 esas 490 karar sayılı dava dosyasında davacının davasından feragat ettiği ve kesinleştiği, feragatten dönülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakım sözleşmelerinden doğan bakma yükümlülüğü nafaka borcu gibidir. Bakma borcu dahi her an doğan yürüyen her gün yükümlülük zincirine yeni halka ekleyen sürüp giden, sözleşmenin yapıldığı andan ortadan kalkmasına kadar devam eden, sürekli bir borçtur.
Davacı ilk davadan vazgeçmekle, ancak o davanın açıldığı tarihe kadar oluşan olayların doğurduğu hukuki sonuçtan feragat etmiştir. Bakma borcuna riayetsizlik feragatla reddedilen ilk davadan sonra da devam etmişse bu son duruma dayanılarak yeni bir dava açılmasına engel yoktur.
Hal böyle olunca, belirlenen olgular ve açıklanan ilkeler gözetilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerinin eksiksiz olarak toplanılması, feragatten sonraki dönemde davalının davacıya bakıp bakmadığının araştırılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.