Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 1460 ada 15 parsel C Blok 7 nolu bağımsız bölümünün davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, çekişmeli dairenin aslında koca M."e ait olup, boşanma girişiminden sonuç alamayınca kendisini zorlamak amacıyla bu yeri muvazaalı olarak birlikte yaşadığı davacıya devrettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne dair verilen ilk kararın, Dairece;"... davalının savunmasının 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 194.maddesi çerçevesinde bir soruşturmayı gerekli kıldığı, böyle bir soruşturmanın 4787 Sayılı Yasanın 4.maddesi uyarınca Aile Mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu..." belirtilerek bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak Aile Mahkemesi sıfatıyla görülen dava sonucunda;"sübut bulmayan davanın reddine" dair verilen karar, bu kez de; Dairece;"... aile konutu savunması bakımından tarafların delilleri istenilip, toplanmadan gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verilmesi isabetsizdir. Kaldı ki, taşınmazın tahliye edildiği ve ecrimisilin de tahsil edildiğinin anlaşılması halinde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarının konusuz kalacağı ve bu nedenle de karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulmasa gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, davalının yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulabilmesi için diğer koşulların yanında davanın açılmasına sebebiyet vermesi gerekir. Bunun ise, davanın açıldığı tarihteki duruma göre belirleneceği ve değerlendirileceğinde kuşku yoktur. Ayrıca, davanın reddi ile karar verilmesine mahal bulunmadığına dair kurulacak hükümlerin sonucu itibariyle farklı farklı hukuki neticeler doğuracağı izahtan varestedir. Öyleyse, bu ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde yerel mahkemece verilen kararın doğru olduğu söylenemez..." gerekçesiyle bozma ilamı gereğince "elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının konusu kalmadığından esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına" karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup; mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin konusu kalmadığından, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak; mahkemece bozma öncesi verilen ilk kararda hükmedilen ecrimisil, vekalet ücreti ve yargılama giderleri icra takibine konu edilmiş olup, davacı vekili tarafından imzalanmış 29.5.2006 tarihli ibraname ile, anılan takiple ilgili hiçbir hak ve alacağının kalmadığının belirtildiği ve eldeki dosyanın 24.02.2010 tarihli oturumunda da, ibraname içeriğinin doğru olduğunu ve ecrimisil, yargılama gideri ile vekalet ücreti alacağını bu şekilde tahsil ettiğini bildirdiği görülmektedir.
O halde, davacının eldeki davada 29.05.2006 ibraname tarihinden sonra yaptığı yargılama gideri varsa ancak ona hükmedilebileceği, ibranamede belirtildiği gibi mükerrer tahsile neden olacağından vekalet ücreti ve bozma öncesi karşılanmış olan giderlere hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Bu davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmen açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.