Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları S. 116 ada 3 parsel sayılı taşınmazının kadastro çalışmaları sırasında davalı oğlu M. adına tespit ve tescilini sağladığını, aynı ada 9 ile 115 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını ise 01.02.1999 tarihinde satış suretiyle adı geçen davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemlerin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, diğer davalı H.e ise mirasçı olması nedeniyle dahili davalı olarak husumet yönelttiklerini belirtip; tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu 4 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar bakımından muvazaa olgusu sabit görülerek davalı M.aleyhinde iptal ve davacıların payları oranında tescile, 3 sayılı parselin kadastro öncesi tapusuz olduğu dönemde davalı M.ya bağışlandığından işlemin geçerli olduğu gerekçesiyle bu parsel yönünden davanın reddine, davalı H. hakkındaki davanın da pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı M.Y.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı Mustafa tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile miras bırakanın dava konusu 4 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarda davalı oğlu M.’ya yapmış olduğu pay temliklerinin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve benimsenmek suretiyle, temlik konusu payların tapu kayıtlarının iptali ile davacıların miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı M.’nın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak; davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verildiğine göre, kabul kapsamındaki taşınmazlarda miras bırakanın davalı M.ya yapmış olduğu temlike konu payların dava tarihi itibariyle değerleri toplamından, davacıların miras paylarına isabet eden miktarın dava değeri olacağı nazara alınarak, bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu taşınmazlarda devredilen payların tamamının değeri üzerinden fazla harç ve vekalet ücretine hükmolunması isabetsizdir.
Davalı M.’nın, bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.