Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, miras bırakanı S.’ın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 116 parsel sayılı taşınmazını davalılardan oğlu M.e, 1997 parsel sayılı taşınmazını davalı gelini Ş.’ya,1943 ve 1944 parsel sayılı taşınmazlarını da oğlunun yakın arkadaşı davalı A.’ya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal tescil olmadığı takdirde tenkis isteklerinde bulunmuştur. Birleşen davada ise davacı N.aynı nedenlerle tapu iptal tescil ve tenkis isteklerinde bulunulmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu 1943 ve 1944 parsellerle ilgili olarak davalı A.aleyhine açılan davanın reddine, miras bırakan tarafından diğer davalılar M.ve Ş.’ya yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle tapuların davacının miras payı oranında iptali ile tesciline, birleşen davadaki davalı A.aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava ve birleşen dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, miras bırakan tarafından davalı oğlu M.’e temlik edilen 116 ve davalı gelini Ş.ya temlik edilen 1997 parsel sayılı taşınmazların mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı devredildiğinin saptanması ve belirlenmesi suretiyle anılan parseller bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olması, davalılardan A.’ya temlik edilen 1943 ve 1944 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise A.’nın 3. kişi konumunda bulunması sebebiyle muvazaa olgusunun kanıtlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacıların tüm, davalıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine .
Ancak, keşfen saptanan taşınmaz değerleri üzerinden noksan harç ikmal edilmediği gözetilerek dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden taraf yararına avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken, harcı ikmal edilmeyen keşfen belirlenen taşınmaz değeri üzerinden fazla avukatlık ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle kararın açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.