Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu 77 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 15 dönümlük kısmına davalı tarafından bugday ekilmek ve sürülmek suretiyle haksız olarak müdahale edildiğini, davalının taşınmazının 10 dönümünü haricen satın aldığını iddia ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu taşınmazın 10 dönümünü 1966 yılında muhtar senediyle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının dava konusu taşınmazın bir bölümünü haricen satın aldığı, müdahalesinin haksız olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 77 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, yapılan uygulama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davalının taşınmazın 9590 m2’lik kısmına buğday ekmek suretiyle elattığı saptanmıştır.
Davalı dava konusu taşınmazı kadastro tesbitinden önce dava dışı tesbit malikinden haricen satın aldığını savunmuştur.
Mahkemece 3402 sayılı yasanın 13 / B-b maddesi hükmü gereğince davacının tapu kaydının hükmünü yitirdiği ve davalının iyiniyetli zilyet olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Somut olayda davacının 77 parsel sayılı taşınmazı 14.03.1990 tarihinde satın alarak maliki olduğu görülmektedir. Davalının dayandığı harici satış belgesinin ise davalı ile dava dışı kadastro tesbit maliki arasında 25.07.1966 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
Davacı çaplı taşınmazdaki mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açmıştır. Mahkemenin davanın reddine dayanak yaptığı anılan yasa maddesinin eldeki dava bakımından uygulanmasına olanak yoktur. Zira çap iptal edilmedikçe davacının mülkiyetten kaynaklanan hakkına üstünlük tanınması yasal zorunluluktur. Mahkemenin gerekçesi ancak koşulların oluşması halinde iptal davasında tartışılması söz konusu olabilir. O halde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle kararın açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.