Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, Hazine adına kayıtlı 937 (98) sayılı kadastro parselinin önce Seyhan Belediyesinin 38 nolu imar düzenleme bölgesinde, daha sonra da Adana Büyükşehir Belediyesinin Encümen Kararları ile imar uygulamasına tabi tutulduğunu, Encümün Kararlarının iptali için idare mahkemesinde dava açıldığını ileri sürüp, kadastral parsele isabet eden kısmının tespiti ile Hazine adına tescili suretiyle eski hale iadesinin sağlanması, olmazsa tazminat istemiştir.
Davalılar ve dahili davalı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, idari işlemin ayakta olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, imar öncesi geometrik ve mülkiyet durumunun ihyası, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 937 (98) parsel sayılı taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği, taşınmazın gerek Seyhan Belediyesince gerekse sonradan Adana Büyükşehir Belediyesince imara tabi tutulduğu ve oluşan imar parsellerinden Hazineye de tahsis yapıldığı, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan 28.2.2007 tarih 419, 420 ve 421 sayılı Encümen Kararlarına karşı imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, bazı prensiplere bağlıdır. Bunlardan ilki tescil, bir diğeri sicilin güvenirliği ve aleniyeti, ötekisi Hazinenin kusursuz sorumluluğu ve sonuncusu ise tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanması, başka bir ifade ile sicilin illetten mücerret bulunmamasıdır. Eğer sicil illetten mücerret ise yani dayanağı hukuki sebep ortadan kalkmış ise tescilin T.M.K."nun 1025.maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği ve sicilin iptalinin gerekeceği tartışmasızdır.
Esasen, davacı çekişme konusu taşınmazda sicilin dayanağının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Ne varki, idari yargıda iptal edilen Seyhan Belediye Başkanlığının 8.6.1998 tarih 3014 sayılı Encümen Kararı da Kabasakal Köyü 98 numaralı parselin yer aldığı, halen ayakta olan Seyhan Belediye Başkanlığının 4.6.1998 tarih 2918 sayılı ve devamı niteliğindeki 6.8.1998 tarih 4372 sayılı Encümen Kararlarında ise 98 sayılı parselin yer almadığı görülmektedir. Bu durumda, anılan 98 sayılı parselin Hazine adına ihdasen tescil edilen 937 (98) parsel ile aynı parsel olması halinde bu parseli kapsayan 8.6.1998 tarih 3014 sayılı Encümen Kararı iptal edildiğine göre davanın kabul edilmesi gerekeceği, bir başka deyişle, çekişmeli taşınmazın sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düşeceği ve eski geometrik ve mülkiyet durumunun ihyasının gereceği açıktır.
Ancak, bahse konu (3014 sayılı) Encümen Kararında geçen 98 sayılı parselin Hazineye ihdasen tescil edilen 98 (937) sayılı parselle aynı olup olmadığı tam olarak açıklığa kavuşturulmuş değildir.
Hal böyle olunca, 8.6.1998 tarih 3014 sayılı Encümen Kararına konu 98 sayılı parselin Hazinenin eski hale döndürülmesini istediği kök parselle aynı taşınmaz olup olmadığının gerektiğinde mahallinde keşfen uygulama yapılmak suretiyle kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatla yetinilmek suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 9.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.