Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1513 Esas 2011/2651 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1513
Karar No: 2011/2651
Karar Tarihi: 09.03.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1513 Esas 2011/2651 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, paydaşı olduğu bir taşınmazın bölümüne davalıların müdahale ettiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesini istemiştir. Mahkeme, davacının taşınmazın belirli bir bölümünü çekişmesiz olarak kullandığından bahisle davayı reddetti. Ancak, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş vaki el atmanın önlenmesini her zaman isteyebilir, ancak önce kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla gidermesi gerekmektedir. Yurdumuzda paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan haricen veya fiilen taksim edilip kullanıldığı bir gerçektir. M.K.'nun 706, B.K.'nun 213, T.K.'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması \"ahde vefa\" kuralının yanında M.K.'nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Kararda geçen kanun maddeleri: M.K.'nun 706, B.K.'nun 213, T.K.'nun 26. maddeleri ve M.K.'nun 2. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2011/1513 E.  ,  2011/2651 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KIRIKHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/10/2010
    NUMARASI : 2009/819-2010/608

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, paydaşı olduğu 30 (96) parsel sayılı taşınmazda davalıların kendisine ait bölüme müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacının taşınmazda çekişmesiz biçimde kullandığı yer bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı ile davalılardan Döndü"nün dava dışı pek çok kişiyle birlikte çekişmeli 30(96) sayılı parselde paydaş bulundukları, diğer davalı Garip"in ise davalı Döndü"nün kocası olduğu, mahallinde gerçekleştirilen keşifte tarafların taşınmazda kullandıkları yerlerin belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davacının taşınmazın belirli bir bölümünü çekişmesiz biçimde kullandığından bahisle davanın redddine karar verilmiştir.
    Gerçekten de, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Ne var ki, yurdumuzda sosyo-ekonomik nedenlerle paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip kullanıldığı bir gerçektir. M.K."nun 706, B.K."nun 213, T.K."nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması "ahde vefa" kuralının yanında M.K."nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pekçok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    Somut olayda, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde hükme yeterli bir soruşturma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Nitekim, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların rızai taksimden de söz etmelerine karşın, bu husus üzerinde yeterince durulmamış; bunun yanında, taraflar arasında düzenlenen harici senetler de değerlendirilmemiştir.
    Hal böyle olunca, öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planı olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması, ayrıca taraflar arasında düzenlenmiş harici satış senetlerinin de değerlendirilmesi; harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K."nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,09.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara