Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1537 Esas 2011/2648 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1537
Karar No: 2011/2648
Karar Tarihi: 09.03.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1537 Esas 2011/2648 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Hazine, imar uygulamalarına konu olan ve İdari Yargıda iptal edilen 1192 (220) parsel sayılı taşınmazın imar öncesi duruma dönülmesini veya zararının tazmin edilmesini talep etmiştir. Ancak mahkeme, kök parselin Hazineye ait olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Hazine, kararı temyiz etmiş ve Yargıtay, kök taşınmazın malikinin Hazine olduğunun araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme kararları, imar yasalarının öngördüğü imar ıslah çalışmalarına dayandığı için idari kararların idari yargıda ortadan kaldırılmadan tapu sicilindeki düzeltmenin yapılamayacağına dikkat çekilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin yeterli soruşturma yapmamış ve yetersiz hüküm vermiş olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.
Kanun maddeleri: 6785 Sayılı İmar Yasası'nın 42. maddesi, 3194 Sayılı İmar Yasası'nın 18. maddesi, 2981 Sayılı Yasa'nın 3290 Sayılı Yasa ile değişik 10/C maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2011/1537 E.  ,  2011/2648 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADANA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/05/2010
    NUMARASI : 2008/312-2010/364

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine; 1192 (220) parsel sayılı taşınmazının imar uygulamasına alındığını, ancak idari işlemin İdari Yargıda iptal edildiğini ileri sürerek imar öncesi duruma dönülmesini, aksi takdirde zararının tazminini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, eski hale getirilmesi istenen kök parselin Hazineye ait olmadığı, Hazinenin dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, imar öncesi durumun ihyası isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli 1192(220) parsel sayılı taşınmazın ihdas suretiyle oluştuğu, tescil beyannamesinin Hazine adına düzenlendiği, tescilinin ise Seyhan Belediyesi adına yapıldığı, sonrasında çeşitli imar uygulamalarına konu edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine, imar uygulamalarının İdari Yargıda iptal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, kök parselin Seyhan Belediyesi adına kayıtlandığı, Hazinenin davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Ne var ki, 1192(220) parsel sayılı kök taşınmazın tescil beyannamesinde malikinin Hazine olarak gösterilmesine karşın tapuda Seyhan Belediyesi adına tescil edilmesinin hangi sebepten kaynaklandığı üzerinde durulmamıştır.
    Bu durumda, öncelikle yukarıda açıklanan çelişkinin sebebinin araştırılması, 1192(220) sayılı kök taşınmazın malikinin Hazine olduğunun anlaşılması halinde işin esasının değerlendirilemesi gerekeceği kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere, yürürlükten kalkmış bulunan 6785 Sayılı İmar Yasası"nın 42., daha sonra yürürlüğe girmiş olan 3194 Sayılı İmar Yasası"nın l8. maddesine göre belediyeler, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların planlarının fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun biçimde oluşturulmasını sağlamak amacıyla imar sınırı içerisinde bulunan binalı ve binasız arsa ve arazileri maliklerinin veya diğer hak sahiplerinin olurlarını aramaksızın, hamur kuralını uygulamak suretiyle birbirleriyle, yol fazlası ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, bağımsız paylı veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya, resen tapu işlemlerini yapmaya yetkilidir. 298l Sayılı Yasa"nın 3290 Sayılı Yasa ile değişik 10/C maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerek imar kanunları ile yapılan parselasyon işlemlerinin gerekse imar affı yasalarında öngörülen imar ıslah çalışmalarının bir idari karara dayandığı kuşkusuzdur. İdari karara yönelik davaların inceleme yeri de idari yargıdır.
    O halde bu tür uygulamalarla oluşan kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davalar, kayıtların oluşumuna esas alınan, diğer bir söyleyişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltmenin yapılabilmesi mümkün değildir.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle gerçekleştirilecek soruşturma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara