Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanı M.in 106 parsel sayılı taşınmazı (öncesi 1988/22 sıra nolu tapu kaydı) mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptal, tescil olmazdığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece;"dosya kapsamından, dava da tescil isteği olmadığı halde dava dışı mirasçıları da kapsar biçimde iptal ve tescile karar verilmesinin doğru olmadığı, davacıya tescil davası açmak üzere önel verilerek, eldeki dava ile birleştirilip, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak davacının açtığı iptal, tescil davası eldeki dava ile birleştirilerek, muris muvazaası iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.3.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vd. vekili Avukat Ü.Y. ile temyiz edilen vekili Avukat M.Y.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan soruşturma sonucu tarafların ortak miras bırakanı M.1988/22 sıra nolu tapulu taşınmazını (kadastro tespiti ile 106 parsel) davalılara temlikinin 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararı uyarınca mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, tarafların miras bırakanı M.27.5.2000 tarihinde, davacının annesi H."nın 28.9.2000 tarihinde öldüğü, davalılarla baba bir kardeş olan davacının anne bir kardeşi E.nin annelerinden gelen payını davacıya devrettiği yönündeki (5.7.2006 t. dilekçe) beyanı dikkate alınarak, miras bırakan M.eşi H.ya ait miras payının dava konusu edilmediği ve başka mirasçılarda bulunduğu gözetilmeksizin, H. payının tamamının davacı adına tesciline karar verilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, davacının miras bırakan babası ve ondan annesine gelen miras payının veraset ilamındaki payı oranında tapunun iptal ve tesciline karar verilmesi gerekirken, anneden gelen payın tamamının davacı adına iptal tescili biçiminde fazlaya hükmedilmiş olması doğru değildir.
Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 08.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.