Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/11799 Esas 2011/2547 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/11799
Karar No: 2011/2547

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/11799 Esas 2011/2547 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, miras bırakanlarına ait taşınmazın ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik edildiği ancak muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil istemişlerdir. Mahkeme, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Davalı bu kararı temyiz etmiş ve temyiz itirazları kabul edilerek karar bozulmuştur.
Borçlar Yasası'nın 18. maddesine göre miris muvazası hukuksal nedenine dayalı olan davada, ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı sözleşme türüdür ve güvence sağlayan akitlerdir. Bu tür akitlerin amacı, maddi destek elde etmek değil, bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir. Borçlar Yasası'nın 511. maddesi bakım alacaklıları yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik içermez.
Kararda geçen kanun maddeleri: Borçlar Yasası'nın 18. ve 511. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2010/11799 E.  ,  2011/2547 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/03/2010
    NUMARASI : 2008/546-2010/52

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları C."ın maliki olduğu 12 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacı L., davasından feragat etmiştir.
    Davalı,murise annesinin ölümünden sonra 20 yıldır baktığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.                                                                     
    Karar, davalı vekilince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.03.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ş. C.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vd.vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, Borçlar Yasasının 18.maddesinden kaynaklanan muris muvazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.
    Davalı, davanın reddini savunmuş mahkemece davacı L."in davasının feragat nedeniyle reddine, diğer davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
    Miras bırakan C."ın Ağustos 2008 yılında vefat ettiği, davacıların ve davalının murisin çocukları oldukları miras bırakanın 12 sayılı parseldeki payı için 10.06.2008 tarihinde davalı lehine noterde ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlediği bu sözleşme uyarınca 12 nolu parseldeki murise ait  95/1284 payın davalı adına tescil edildiği toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkuları ölünceye kadar bakma sözleşmesinin doğumuna yol açmıştır.Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı sözleşme türlerinden olup nitelik itibarıyla güvence sağlayan akitlerdendir
    Bu tür akitlerin hedefi maddi bir destek elde etmek değil bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir.
    Borçlar Yasasının 511.maddesi bakım alacaklıları yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir.Bakım alacaklılarının akit sırasında özel bakıma muhtaç olmasını aramak yasada yer almayan bir unsuru ilave etmek olur.Bu ihtiyacın akitten sonra doğması yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş olması da aktin geçerliliğine etkili olmaz.

    Öte yandan her nekadar evladın gücünün elverdiğince ebeveynine yardımcı olması özel bazı koşulların gerçekleşmesi durumunda yasal bir görev olabileceği düşünülebilirse de, bu yardım ve bakım genelde yasal zorunluluk olmaksızın daha çok insancıl yönü ağır basan, belkide evrensel bir ahlak kuralıdır.
    Tüm bu açıklamalara karşın kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı temliklerin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi mümkündür.
    Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında murisin ölünceye kadar bakma aktinin yapıldığı 10.06.2008 tarihinde 79 yaşında olduğu böbrek hastalığı nedeniyle diyaliz tedavisi gördüğü davalı ile aynı binada altlı üstlü dairelerde oturdukları tüm bakımının davalı tarafından yapıldığı görülmektedir.Nitekim davacı L.27.2.2009 günlü dilekçesi ile annesinin 19 yıl önce vefat ettiğini, o günden beri kendisine ve murisi babasına davalı tarafından bakıldığını, diğer davacı ablasını kırmamak için davacı olduğunu, ancak bu davanın haksız olduğunu bildirerek davasından feragat etmiştir.
    Bu durumda, davalıya yapılan temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı dolayısı ile muvazaalı olmadığı, sözleşmenin bakım amacı ile yapıldığı, davalının da sözleşme tarihinden çok öncesinden beri bakım borcunu yerine getirdiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının,  temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,  04.03.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi. 

     

     

     

    Hemen Ara