Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 28 parselde 8 nolu meskenin maliki olduğunu, davalı B.den aldığı borca karşılık 850,000.00-TL bedelli 10.8.1998 tanzim 1.11.1998 vade tarihli senet verdiğini, vadesinde borcu ödeyemeyince davalının icra takibine başladığını, satış aşamasına gelince davalının teklifi üzerine borcun teminatı olarak taşınmazın satış göstermek suretiyle davalıya devredildiğini, daha sonra evin diğer davalı Adnan"a danışıklı olarak temlik edildiğini, davalıların iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, davalı Adnan birleşen davasında, davalı N. taşınmazı haksız olarak kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının iddialarını kanıtlayamadığı, taşınmazda haklı ve geçerli bir neden olmaksızın bulunduğu gerekçeleri ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.3.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E. Y.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S.Y.tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleştirilen dava ise çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile davacının kat irtifakı kurulu, 28 parsel sayılı taşınmazda 8 nolu bağımsız bölümü 26.7.2000 tarihli akitle davalı Bahattin"e satış suretiyle temlik ettiği, ondanda 15.4.2003 tarihinde diğer davalı Adnan"a tapuda devredildiği kayden sabittir.
Davacı, maliki olduğu çekişme konusu taşınmazı davalı Bahattin"e borcuna karşılık teminat amacıyla devrettiğini, davalıların danışıklı olarak hareket ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Asıl davanın davacısının, eldeki davaya konu edilen taşınmazla ilgili yapılan temlikin mutlak butlan ile batıl olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil davası açtığı Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/273 esas sayılı dava dosyasının halen derdest bulunduğu anlaşılmaktadır.
O halde, eldeki dava ile Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemsinin 2009/273 Esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bağı bulunduğu, orada belirlenecek durumun eldeki davayı etkileyeceği açıktır.
Öyleyse, HUMK nun 45. maddesi hükmü gözetilerek Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki derdest davanın eldeki dava ile birleştirilmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre işin esası bakımından şimdilik inceleme yapılmasına yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 04.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.