Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanın maliki olduğu 11, 717 ve 1765 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle davalı kızına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve muris adına tescile ya da tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazları muristen satın aldığını, zaman zaman miras bırakana ve davacıların babasına maddi yardımlarda bulunduğunu, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.3.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E. A. ile temyiz edilen davacılar M. H.vd. vekili Avukat M.H. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakanın, maliki olduğu 717 ve 1765 parsel sayılı taşınmazlarının intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 5.10.1992 tarihinde, diğer 11 parsel sayılı taşınmazdaki payının çıplak mülkiyetini 7.10.1999 tarihinde davalı kızına satış suretiyle temlik ettiği, tüm mirasçıların davada yer aldıkları anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonunda, miras bırakanın yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ne varki, mahkemece, tüm mirasçıların yasal payları oranında adlarına tescil kararı verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 28.maddesi hükmü uyarınca ölümle şahsiyetin son bulacağı kuralı gözardı edilmek suretiyle ölü kişi adına tescil kararı verilmesinin doğru olduğu söylenemez.
O halde, davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 04.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.