Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı (bir.dosya davalı) kayden maliki olduğu 554 ada 17 parsel 3 nolu bağımsız bölümünün davalı tarafından haklı bir neden olmaksızın işgal edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuş, birleşen davaya karşı da; vekili sıfatıyla harici satış sözleşmesi düzenleyen M. K.e çekişmeli taşınmazla ilgili tasarruf yetkisi vermediğini, satış bedeli almadığını, akde icazeti ve muvafakatı bulunmadığını belirterek, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalı (bir.dosya davacı), çekişmeli taşınmazı davacının vekilinden 28.5.1999 tarihli haricen düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesi ile satın aldığını ve bu akde dayalı olarak iyiniyetle kullandığını, davayı kabul ettiğini, ancak açmış olduğu tazminat davasında hükmedilecek miktar tutarında hapis hakkı tanınması gerektiğini beyan etmiş, birleşen davasında; harici satış nedeniyle maddi tazminat, faydalı masraflarının tespit ve tazmini, tazminat tutarının tahsili aşamasına kadar dava konusu taşınmazda lehine hapis hakkı tanınması isteklerinde bulunmuştur.
Tazminat davası birleştirilmeden önce, elatmanın önlenmesi davasının kabul nedeniyle kabulüne dair önceden verilen kararın, Dairece;"... bedel konusunda ayrıca açıldığı bildirilen davanın birleştirilerek işin esası bakımından sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, şartlı kabulün hukuki sonuç doğurmayacağı düşünülmeksizin kabule dayanarak karar verilmiş olması da isabetli değildir..." gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi; birleşen dava ise, tazminat ve hapis hakkı tanınması isteklerine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılarak harici satış olgusu sabit ise de, bedeli kanıtlanamadığına göre, elatmanın önlenmesine ve harici satıştan dolayı tazminat isteminin reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davacının (birleşen dosya davalısının) tüm ve davalının (birleşen dosya davacısının) öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Birleşen dava yönünden, dava konusu taşınmaz elatmanın önlenmesi davacısının vekili tarafından davalıya (tazminat davacısına) haricen devredilmiş; davalı tarafından faydalı ve zorunlu masraflar yapılmıştır. Esasen, bu hususun kanıtlanması durumunda hapis hakkı tanınması gereğine bozma kararında da işaret edilmiştir. O halde, davacı (asıl dosyada davalı) E. lehine hükmedilen faydalı ve zaruri masraflara ilişkin tazminat miktarı üzerinden davacı E.yararına T.M.K."nun 994.maddesi hükmü gereğince hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
O halde, davalının (birleşen dosya davacısının) bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.