Esas No: 2011/1764
Karar No: 2011/2468
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1764 Esas 2011/2468 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kayden maliki olduğu taşınmazın sadece dükkanını davalıya satmış, ancak taşınmazın tamamının davalı adına tescil edildiğini öğrenerek tapu iptali ve tescil istemiştir. Mahkeme, tapunun hisseli tanzim edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı temyiz etmiş, Yargıtay ise kararı bozmuştur. Kararda, davacının sahtecilik hukuksal nedenine dayandığı sonucuna varıldığı ancak bu yönde araştırma yapılmadığı belirtilmiştir. Hüküm, HUMK’nun 428. maddesi gereğince bozulmuştur. Kararda belirtilen kanun maddeleri: HUMK Madde 179/1, Madde 74, Madde 75, Madde 76, Madde 428.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANDIRIN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2010
NUMARASI : 2009/219-2010/323
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 162 ada 17 parsel sayılı taşınmazın iki kat kargir dükkan ve ev cinsinde olup, sadece dükkanını davalıya harici satış senediyle sattığını, ancak 26.2.2003 tarihinde taşınmazın 1/2 payının davalı adına satış suretiyle tescil edilmiş olduğunu yeni öğrendiğini, tapuya giderek satış işlemi yapmadığını, imza atmadığını, hileli işlem yapıldığını ileri sürerek, 1/2 paya yönelik işlemlerin iptali ile dükkan hariç evinin tam hisse olarak adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 162 ada 17 parsel içerisinde alt katı dükkan, üst katı ev olan taşınmazın alt katında bulunan dükkanı davacının davalıya sattığı, ancak taşınmazın kat mülkiyetine çevrilmesi için gerekli masrafları karşılamadıkları için tapunun hisseli bir şekilde tanzim edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 162 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı iken, ½ payının 26.02.2003 tarihinde ve satış nedeniyle davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, tapu idaresinde resmi satış işlemi yapmadığını ve imza atmadığını, akdin hile nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür. (HUMK.Mad.179/1) Aynı Kanunun 74. ve 75.maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hakim, kanunda açıklanan ayrıcalıklar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup, bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Ancak, davada ileri sürülen olaylar belirsiz (müphem) veya çelişkili ise, belirsiz veya çelişkili gördüğü iddia veya sebepler (vakıalar) hakkında açıklama isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, hakim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HUMK.nun 76.maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyleki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, bir davada dayanılan maddi olaylar için birkaç hukuki sebebin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabilir. Nitekim, Yargıtay İçtihatları bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. (H.G.K. 11.4.1990 tarih 1990/1-152 E. 1990/236 sayılı Karar)
Somut olayda; dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, özellikle tapuda resmi işlem yapmadığını ve imza atmadığını iddia ettiğine göre, davacının sahtecilik hukuksal nedenine dayandığı sonucuna varılmaktadır. Ne varki, mahkemece bu yönde araştırma, soruşturma ve inceleme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; çekişme konusu taşınmazın temlikine ilişkin resmi satış akdinde davacıya atfen bulunan parmak izinin davacıya ait olup olmadığının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan araştırılması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.