Taraflar arasındaki davadan dolayı Silivri 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 22.07.2008 gün ve 2007/552 Esas - 2008/582 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 30.09.2010 gün ve 8423-9632 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekilince istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece 22.07.2008 tarihinde davanın kabulüne dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine Dairece; “yargılamanın devamı sırasında 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır " ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır " şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 28.11.1974 ile, davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerektiği ” gerekçeleri ile bozulmuştur.
Karar açıklanan gerekçe ile bozulmuş ise de; 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesine eklenen 36/A maddesinde aynen; “ Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali ile Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz ” hükmü derpiş edilmiştir. Buna göre, hangi halde, davalı tarafın avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulmuş, ancak somut olayda olduğu gibi davanın yasa gereğince reddedilmesi halinde davada kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına avukatlık ücreti verilip verilmeyeceği yönünden bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
O halde, 6099 Sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde yerel mahkemece irdeleme ve değerlendirme yapılarak davalı yararına avukatlık ücreti tayinine yer olup olmadığı üzerinde de durularak gerekçeleri de açıklanmak suretiyle bir hüküm kurulması için yerel mahkemenin 22.07.2008 gün ve 2007/552 Esas - 2008/582 karar sayılı kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 30.09.2010 gün 2010/8423 Esas, 2010/9632 Karar sayılı bozma ilamına bu gerekçe ilave edilmek suretiyle BOZULMASINA, sair karar düzeltme istekleri yerinde görülmediğinden REDDİNE, 02.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.