Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1497 Esas 2011/2319 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1497
Karar No: 2011/2319

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1497 Esas 2011/2319 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, miras bırakanın paydaşı olduğu taşınmazın diğer hissedarlarını yanıltıp, korkutarak davalı B.'a satış yapmak zorunda bırakıldıklarını, satış bedelinin rayiç değerin çok altında olduğunu, davalının bunu bilebilecek konumda olmasına rağmen dava dışı hissedarlarla birlikte hareket ettiğini ileri sürerek, satış işleminin iptali ile payları oranında adlarına tescilini veya satış değeri ile rayiç değer arasındaki farkın tahsili istemişlerdir. Davalı ise diğer paydaşların paylarını da satın aldığını ve hile yapmadığını savunmuştur. Mahkeme, davayı süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Ancak davacıların hile iddiaları yönünden ilkeler doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılması gerektiği belirtilerek verilen karar bozulmuştur. Bu olayda B.K. 31. ve 28/1 maddeleri uyarınca hileye maruz kalan kişinin hileye muttali olduğu tarihten itibaren 1 yıl içinde davanın açılması gerektiği belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2011/1497 E.  ,  2011/2319 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : LÜLEBURGAZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/10/2010
    NUMARASI : 2010/219-2010/538

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları H.S."ın paydaşı olduğu 1736 parsel sayılı  taşınmazın intikalinin yapıldığı gün diğer hissedarlar B.ve Ü.ın kendilerini yanıltıp, korkutup davalı B.a satış yapmak zorunda bırakıldıklarını, hata ve hileyi 2009 yılının Aralık ayında öğrendiklerini, taşınmazın  satış  bedelinin rayiç  değerin çok altında olduğunu, davalının durumu bilen ve bilebilecek konumunda olup dava dışı B. ve Ü.ile birlikte hareket  ettiğini ileri sürüp, satış  işleminin iptali ile payları oranında adlarına tescilini, olmazsa satış değeri ile rayiç değer arasındaki farkın tahsilini istemişlerdir.
    Davalı, aynı  işlem ile dava konusu taşınmazın diğer  paydaşları olan Ü.ve B."un paylarını da satın aldığını, davacıları hata ve hileye uğratmadığını, davanın süresinde açılmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, B.K."nun 31.maddesi gereğince davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacılar  vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların miras bırakanı H.S.ın paydaşı olduğu  1736  parsel sayılı  taşınmazdaki payının 18.1.2008 tarihinde davacılar adına intikalen tescilden sonra davalıya satış suretiyle hileli  yollarla yapıldığını sonradan öğrendiklerini ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları görülmektedir.
    Gerçekten de, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
    Hemen belirtilmelidir ki, B.K. 31.maddesi hükmü uyarınca hileye maruz kalan kişinin hileye muttali olduğu tarihten itibaren 1 yıl içinde davanın açılması gerekir. Anılan madde de öngörülen süre hak düşürücü süre olup, mahkemece dava sonuçlanıncaya kadar re"sen gözetilmesi gerekir
    Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme  yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (m. Ş.) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. 
    Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
     Somut olayda; davacılar hileye maruz kaldıklarını, 2009 yılının Aralık ayında öğrendiklerini ileri sürmüşler,  ancak mahkemece bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmadan yasal sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir.
    Hal böyle olunca, öncelikle davacıların ıttıla tarihinin kuşkuya mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi, buna göre davanın süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi, süresinde ise hile iddiaları yönünden yukarıda  değinilen ilkeler doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra bir karar  verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere eksik tahkikatla yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların, bu yöne değinen temyiz  itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   02.03.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara