Esas No: 2011/800
Karar No: 2011/2298
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/800 Esas 2011/2298 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : PAZARCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2010
NUMARASI : 2009/977-2010/71
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, çekişme konusu taşınmazın tarım alanına dönüşebilecek ve ekonomik yarar sağlayabilecek yerlerden olduğunu ileri sürerek 3402 Sayılı Yasanın 18. Maddesi uyarınca Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın hizmet malı niteliğinde köy boşluğu olduğu gerekçesiyle davanın reddine , taşınmazın köy boşluğu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18. maddesinden kaynaklanan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; 1967 yılında yapılan genel kadastro sırasında çekişme konusu yerin köy boşluğu olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakıldığı, sonradan Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/ 624 esasında kayıtlı, dava dışı Veli Gölgeli tarafından imar ve ihyaya dayalı olarak 3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince açılan tescil davasının yargılamasında elde edilen teknik bilirkişi raporuyla, çekişme konusu taşınmazın ihya edildiği ve tarım arazisi olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne dair kurulan hükmün hazine tarafından temyizi üzerine, Yüksek Özel Dairece " çekişmeli yerin koy boşluğu olarak tespit harici bırakılmasına karşın, niteliği itibariyle 3402 sayılı Yasanın 16/A maddesinde gösterilen hizmet mallarından olup olmadığının tespit edilmesinin çekişmenin giderilmesi için ön şart olduğu" gerekçesiyle bozulduktan sonra davacı Veli tarafından takipten vazgeçilmesi nedeniyle davanın atıl bırakıldığı ve kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18/1 maddesi hükmünde, aynı Yasanın 13, 14 ve 17. maddelerinde sayılan haller dışında kalan ve tespite tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlaması mümkün yerlerin Hazine adına tespit olunacağı öngörülmüştür.
Öte yandan, 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinde taşınmaz malların nitelikleri ortaya konularak hangi hukuki statüye tabi olacakları belirlenmiştir.
Buna göre, anılan yasa maddesinin A fıkrasında kamu hizmet malları belirtildikten sonra, niteliklerine göre hizmet mallarının kayıt, belge veya özel kanunlarına göre, Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adlarına tespit olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme gereğince, çekişme konusu edilen yerin, 3402 sayılı Yasanın 16. Maddesinin A fıkrasında belirtilen yerlerden olup olmadığı çekişmenin çözümünde önem ifade etmektedir.
Gerçektende, tespit sırasında köy boşluğu olarak bırakılan bu yerde, tüm köy halkının hayvanlarının toplanma ve dinlenme yeri şeklinde veyahut kamu hizmetinin yapıldığı bir alan olduğunun anlaşılması halinde taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edileceği ve dolayısıyla 3402 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamına girmeyeceği açıktır.
Ner var ki, Mahkemece yapılan araştırma inceleme ve özellikle uygulama ile önceden açılıp takipsiz bırakılan dava dosyasındaki delillerin değerlendirilmesi neticesinde, çekişme konusu taşınmazın 3042 sayılı Kadastro Yasasının 16/A maddesi kapsamında bulunmadığı, aksine gerçek kişi tarafından tarım arazisine çevrilerek kültür toprağı olarak kullanıldığı sabittir. Esasen 1967 tarihindeki genel kadastro sırasında şayet tüm köylü tarafından istifade edilen veya kamuya tahsisi gereken bir yer olsaydı kamu hizmet malı olarak köy adına tespit ve tescil edileceğinde de kuşku bulunmamaktadır.
Öyleyse, çekişmeli bu yerin köy içerisinde kamunun istifade etmediği boşluk olarak kabul etmek gerekir. Böylesi bir yerin mülkiyetinin imar ve ihya edilmedikçe arzın tabi maliki hazinenin olacağı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmaz yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18/1 maddesinin koşullarının gerçekleştiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.