Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/978 Esas 2011/1996 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/978
Karar No: 2011/1996
Karar Tarihi: 24.2.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/978 Esas 2011/1996 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, komşu parselde bulunan binanın tecavüzlü olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım istekte bulunmuş, mahkeme de kararını davacı lehine vermiştir. Ancak, gerekçeli kararda sadece elatmanın önlenmesine karar verilirken, kısa kararda elatmanın önlenmesi ve yıkımına karar verilmiştir. Bu durum Anayasanın 141. maddesi ve HUMK'nun ilgili maddelerine aykırıdır ve tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet kazanan kısa kararın gerekçeli kararla çelişkili olması uygun değildir. Bu nedenle, hüküm HUMK'nun 428. maddesi gereğince bozulmuştur. Kanun maddeleri: HUMK'nun 376, 388, 389 ve 428. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2011/978 E.  ,  2011/1996 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ALİAĞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/06/2009
    NUMARASI : 2008/394-2009/270

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden maliki bulunduğu 347 parsel sayılı taşınmazına komşu 348 parselde bulunan binanın tecavüzlü olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kayden davacıya ait taşınmaza davalının muhtesatlar inşa ederek müdahale ettiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ile tecavüzlü yapıların yıkımına karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Kısa kararda elatmanın önlenmesi ile birlikte yıkıma da karar verilmiş iken, gerekçeli kararda sadece elatmanın önlenmesine karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara