Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 5 imar parsel sayılı taşınmaza davalılar tarafından taşkın bina yapılmak suretiyle, müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalılar ile ihbar olunanlar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne dair verilen karar, Dairece; “ Çekişme konusu parsellerin imar uygulaması neticesinde oluşmuş olması, koşulların varlığı halinde taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesinde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi hükümlerinin gözetilmesi gerektiği, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, hal böyle olunca; belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda, mahallinde yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak uygulamayı gösterir, denetime elverişli rapor alınması, kadastral parseller ile imar parselleri sınırlarının bilirkişi krokisinde gösterilmesi, tecavüzlü kısım imar uygulaması sonucu oluşmuş ise, tecavüzlü kısmın yıkımı halinde binanın tamamının kullanılamayacak hale gelip gelmeyeceğinin araştırılması, bilirkişiden bu yönde ayrıntılı rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği halde, eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, anılan tecavüz imar uygulaması sonucu oluştuğu takdirde tecavüzün tarafların kendi irade ve arzuları dışında idari bir kararla oluştuğu gözetilerek tecavüzlü yapının malikine kusur atfedilemeyeceği, bu durumda davanın açılmasına sebebiyet verdiği de söylenemeyeceğinden davalıların yargılama giderleri ve avukatlık parasından sorumlu tutulamayacağının da gözardı edilmemesi gerektiği ” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak, davalı Y. Ç. ve ihbar olunanlar yönünden hüküm kurulmasına yerolmadığına, diğer davalılar yönünden elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ile davalılar V..E.. ile E.H.. E.. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak, davalı Y. Ç.. ve ihbar olunanlar yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Yapılan inceleme sonucu taşkınlığın 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan imar şuyulandırılması neticesinde oluştuğu belirlendiğine göre, kural olarak kaim bedel karşılığı elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik yoktur. Bu nedenle davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalıların temyizine gelince; anılan yasa hükmü gözetildiğinde, davalının taşkınlığın oluşmasında bir katkısı ve kusuru bulunmadığından, taşkın kısmın kaim bedeli ile bu bölümün yıkılmasından ötürü binanın kalan bölümünde değer eksikliği oluşmuş ise bu meblağın da mahkeme veznesine depo edilerek davalıya ödenmesi ve ondan sonra elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, taşan kısmın kaim bedelinin hüküm altına alınması doğru görülmemiştir.
Davalılar V.E.ile E.. H.. E..vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.