Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1050 Esas 2011/1936 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1050
Karar No: 2011/1936

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1050 Esas 2011/1936 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/1050 E.  ,  2011/1936 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KÖYCEĞİZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/06/2009
    NUMARASI : 2008/320-2009/259

    Taraflar arasında görülen davada;  
    Davacı, davalılar adına kayıtlı 7 ada 1, 5 ve 11 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısımların tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tapuların iptali ile tapudan terkinine karar verilmiştir.
    Karar, davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve Hazine adına tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, tapu kaydının iptali ile taşınmazın sicilden terkinine karar verilmiştir.
    Dosya  içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 7 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 26.01.1966 tarihinde kesinleşen kadastro sonucunda davalı Belediye adına tespit ve tescil edildiği, 7 ada 5 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 7 ada 2 nolu parselin 26.01.1966"da kadastro tespiti ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği, daha sonra trampa yoluyla Belediye"ye geçtiği, 7 ada 11 parsel sayılı taşınmazın geldileri olan 7 ada 2, 3 ve 4 nolu parsellerin yine 26.01.1966 tarihinde kesinleşen kadastro sonucu davalı idareler adına tespit edildiği, ifraz ve tevhidlerden sonra Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına 7 ada 11 parsel olarak tescil edildiği ve davanın 20.08.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; 14 Mart 2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2.maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinin 3.fıkrasına "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" cümlesi ve aynı yasanın 3.maddesi  ile de 3402 Sayılı Yasaya "bu kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası hükmü, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden  önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki geçici 10.madde eklenmiştir.
    Öte yandan, 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen süre hak düşürücü süre olup, kamu düzeni ile ilgilidir ve mahkemece davanın her aşamasında re"sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır.
    Somut olayda, kadastro tespitinin kesinleştiği 26.01.1966 tarihinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık sürenin geçtiği açıktır.
    Diğer taraftan, temyiz aşamasında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36.maddesine eklenen 36/A maddesinde  aynen; "kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz" hükmü derpiş edilmiştir. Aynı yasanın 17.maddesiyle de, davalı tarafın sorumu tutulmaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu hükmü öngörülmüştür.
    O halde, anılan yasal düzenleme gereğince davalıların yargılama giderlerinden ve 29.05.1957 tarih, 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan Avukatlık Ücretinden sorumlu tutulmayacağı tartışmasızdır.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilmek suretiyle gerek işin esası gerekse yargılama masrafları yönünden  bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   23.02.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara