Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 159 ada 3 ve 157 parsel sayılı taşınmazların davalılara satışından sonra davalılar ve vekil aleyhine açtığı dava sonucunda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescile karar verildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, davalıların bu taşınmazları satın aldıktan sonra Kızılcahamam Belediyesine müracaat ederek İmar Kanunun 17. maddesi uyarınca 13 parsele dayalı olarak hakları olmadığı halde 155 parsel sayılı taşınmazı satın aldıklarını, iptal ve tescil kararı ile 13 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiğini, İmar Kanununun 17. maddesi uyarınca bu hakkın davacıya ait olduğunu ileri sürerek, ödenen satış bedeli ve tapu masrafları mahkeme veznesine depo edilmek kaydıyla, 155 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, taşınmazın bedeli depo edilerek karar kesinleştiğinde davalılara ödenmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar M ve Mekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; mahkemece yazılan kararda, dosyaya toplanan belgeler ve delillerin sayılması ötesinde kararın gerekçe içerdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve H.U.M.K.’nun 376. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 489. madde de öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Hükmün sonuç bölümünde de istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların birer birer açıkça şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılması zorunludur.
Mahkemece, kurulan hükmün Anayasa ve Usul Yasasının değinilen hükümlerine uygun düştüğü söylenemez.
Hal böyle olunca, davalılar M.. ve M. vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.