Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/49 Esas 2011/1868 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/49
Karar No: 2011/1868
Karar Tarihi: 21.2.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/49 Esas 2011/1868 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı, paydaşı olduğu taşınmazdaki yolu kapattığı için davacıların evlerine ve taşınmazlarına ulaşamadıklarını iddia eden davacıların uygun ivaz karşılığında yol açılmasına karar verilmesini istediği davadan reddedilmiştir. Mahkeme, davacıların açtığı davanın elatmanın önlenmesi davası niteliğinde olduğunu ve davalının duvar örerek yolu kapattığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın, elatmanın önlenilmesi davası açarak sorununu çözümlemesi doğru değildir. Paydaşın, kesin sonuç getiren taksim veya şuyu’un satış yoluyla giderilmesi davası açması gerekmektedir. Ayrıca, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde durulması gerekmektedir. Somut olayda, davalının paydaşa teb’an kullanıp kullanmadığının tespiti ve davalının paydaş olan eşi adına tasarruf ettiği ya da kullanımının paydaşlarla bir ilgisinin bulunmadığı olasılıkları da değerlendirilmelidir. Davalının temyiz itirazı yerinde görülerek, hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi
- Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi
- Tapu Kanunu'nun 26. maddesi
- Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi
1. Hukuk Dairesi         2011/49 E.  ,  2011/1868 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZNİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/06/2010
    NUMARASI : 2010/13-2010/308

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, paydaşı oldukları 170 parsel sayılı taşınmazdaki yolu davalının yapılanmak suretiyle kapattığını, evlerine ve taşınmazlarına ulaşamadıklarını ileri sürerek uygun ivaz karşılığında yol açılmasına karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazda eşinin paydaş olduğunu ve davacıların kullanabileceği başka yol olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın elatmanın önlenmesi davası niteliğinde olup, davalının duvar örerek yolu kapattığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu zeytinlik vasıflı 170 parsel sayılı taşınmazın davacılar ve dava dışı pek çok kişi adına kayıtlı olduğu, davalının, taşınmazda eşinin paydaş olduğunu ve kullanımının buna dayalı olduğunu savunduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyu’un satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince, davalının paydaşa teb’an kullanıp kullanmadığının tespiti, davalının paydaş olan eşi adına tasarruf ettiği ya da kullanımının paydaşlarla bir ilgisinin bulunmadığı olasılıklarına göre yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara