Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları A. C."in adına kayıtlı 1 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalılara mirasçıdan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek, pay oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davacıların iddialarının doğru olmadığını, davacıya da yer verildiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.02.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden G..K.. vd. vekili Avukat Y..D geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili Avukat ile temyiz edilen vd. vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın, kök murisin mirasçısı olan kızı İ..tarafından 14.08.2003 tarihinde açıldığı, davacının yargılama sırasında öldüğü ve mirasçılarının davaya dahil edilerek yargılamaya devam edildiği o tarihte reşit olmayan İ.. mirasçısı M..C.."ya velayeten babasının vekile vekaletname verdiği ve dava bu şekilde sürdürülürken adı geçen velayet altındaki küçüğün yargılama sırasında reşit olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, ana ve baba velayeti icra hakkını haiz oldukları nispette çocukların kanuni mümessilidirler. Bu sıfatla, çocuğu mahkeme veya diğer mercilerde doğrudan doğruya temsil edebilecekleri gibi, çocuğa bir vekil tayin edip haklarını vekil aracılığı ile de takip yolunu seçebilirler. Tayin edilecek vekilin kendilerinin değil, küçüğün temsilcisi olacağı tartışmasızdır. Öte yandan, hakkındaki dava velisi tarafından takip edilen küçük, dava sırasında reşit olursa velinin kanuni temsilci sıfatının başka bir ifadeyle velayetin ve velinin küçüğü temsilen verdiği vekalet görevinin son bulacağı ve bundan sonra davaya reşit olan çocuk tarafından devam edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, M.. C.."nın davada yer almasının sağlanması suretiyle onun katılımı ve huzuru ile veya davayı takip eden vekilin ondan temin edeceği vekalet gereğince yargılamanın sürdürülmesi ve sonuçlandırılması (HGK. 08.10.1982 tarih 6/721-829, 6.H.D. 16.11.1981 10361/15661) gerekirken, mahkemece usulü işlemler gerçekleştirilmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 18.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.