Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı (2.birleşen davada davalı) İlhan; kayden paydaşı olduğu 779 ve 780 parsel sayılı taşınmazların takriben 15000 m2"lik kısmına davalı İsmet"in haksız olarak müdahale ettiğinin yapılan harici kadastral ölçüm sonucu ortaya çıktığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuş; aleyhindeki davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
1.Birleşen dosyanın davacısı H..; miras bırakanı adına kayıtlı 773, 774, ve 855 parsel sayılı taşınmazların tamamına davalı S.."in ekip sürmek suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesini istemiştir.
2.Birleşen dosyanın davacısı (1.birleşen davada davalı) S..; kayden pay maliki olduğu 775, 776, 777 ve 778 parsel sayılı taşınmazlarının takriben 15000 m2"lik kısmına davalılar N... ve İ..ın müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuş; aleyhindeki davaya karşı da, kadastral sınırlarda kayma olduğunu ifade etmiştir.
Davalı İ..; 779 ve 780 sayılı parsellere komşu 781 ve 782 parsel sayılı taşınmazları 1982 yılında satın aldığını ve kendisine teslim edilen fiili sınırlar itibariyle kullanılageldiğini, 1986 yılında kesinleşen kadastrodan itibaren fiili kullanım sınırlarında değişiklik olmadığını, ecrimisil istenemeyeceğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Davalı N.., esasa yönelik beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, asıl davanın ve birleşen ikinci davanın kısmen kabullerine, birleşen birinci davanın ise tamamen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı İ.. A..tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl ve birleşen davalar, çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkin olup, asıl davada ayrıca ecrimisil isteğinde de bulunulmuştur.
Mahkemece, asıl dosya davacısı İ..A.."ın davalı İ...A.. aleyhine açtığı davanın kısmen kabulüne, birleşen davalardan davacı H..E..nin davalı S..D..hakkındaki elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, diğer birleşen dosya davacısı S.. D..ın davalı İ..A..a yönelik davasının kabulüne, davalı N.. E..hakkındaki isteminin reddine karar verilmiş; hüküm davalı İ..A. tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, asıl dosya davacısı İlhan ile birleşen dosya davacılarından S.."in kendilerini aynı avukat ile temsil ettirdikleri; birleşen bu davanın davalılarından biri de İ.. Aykaş olup, birleştirme kararından sonra adı geçenlerin vekili olan avukatın, hem davacı hem de davalı vekili konumuna geldiği görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Avukatlık Kanununun 34.maddesinde "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler" ve 38.maddesinde "Avukat;...b)Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa,...teklifi reddetmek zorunluluğundadır" şeklindeki hükümlerde de belirtildiği üzere, bir davada aynı avukatın hem davacıyı, hem de davalıyı temsil etmesi yasal düzenlemelere aykırı olduğu gibi, meslek kurallarına da uygun düştüğü söylenemez.
O halde, avukat İ..K.."a hangi tarafın vekili olduğunun sorulması ve alınacak yanıta göre taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı İ.. A..ın temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.