Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 58 sayılı parsele davalının taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve taşkın kısmın yıkımını istemiştir.
Davalı, mevcut binayı ana taşınmazdaki miras hakkına dayanarak iyiniyetle inşa ettiğini belirtip, temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, taşkın yapının keşfen saptandığı, temliken tescil koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi M A"in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle geri çevirme yoluyla getirtilen kayıtlardan, davacının 58 sayılı parselde paydaş olduğu, davalının ise komşu 51 sayılı parselin paydaşı iken, karardan sonra 07.09.2010 tarihinde taşınmazdaki payının tamamını dava dışı O.F.. Aisimli kişiye kayden sattığı, 51 sayılı parselde dava dışı başka paydaşların da bulunduğu; diğer taraftan, davalının 51 sayılı parselde inşa ettiği evin 58 sayılı parsele taşan kısmının yıkımı halinde kalan kısmının da kullanılamıyacağı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, taşınmaz üzerinde temelli ve kalıcı nitelikte bir yapı inşa edilmesi durumunda TMK.’nun 684 ve 718. madde hükümleri ile, yapının, üzerinde veya altında bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüzü) haline geleceği ve ana taşınmazın mülkiyetine tabi olacağına ilişkin “üst toprağa bağlıdır” kuralı getirilmiştir. Söz konusu düzenlemeler ve çekişmeli binanın taşkın kısmının yıkımı halinde tamamının kullanılamaz hale geleceği yönündeki keşfen belirlenen olgu karşısında, davalının paydaş olduğu 51 parsel sayılı taşınmazın mütemmim cüz’ü niteliğini taşıyan binada dava dışı paydaşların da hakkının bulunduğu gözetilerek, yıkım isteği bakımından zorunlu dava arkadaşı sıfatıyla onların da davada yer almalarının sağlanması; öte yandan, davalının taşınmazdaki payını O..F.. A.."ya temlik etmesi nedeniyle de, davalının payı bakımından HUMK."nun 186. maddesi doğrultusunda işlem yapılması kaçınılmazdır.
Hal böyle olunca, öncelikle yukarıda değinilen usulü eksikliklerin giderilmesi suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan eksiklikler giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.