Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1053 Esas 2011/1573 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1053
Karar No: 2011/1573

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1053 Esas 2011/1573 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, dava dışı eşi M..e verilen vekaletname ile malik olduğu taşınmazın yarısını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan pay satışının yasal olmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, sabit olmayan davanın reddine karar vermiştir. Dosya incelendiğinde, çekişme konusu taşınmazın öncesinde kadastro yoluyla davalı adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra payların davalıda toplandığı ve böylece imar mevzuatına aykırılığın giderildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları ve satış vaadi sözleşmesi yapılamayacağından, yapılan pay satışının yasal olmadığından ve tescilin yolsuz olduğundan bahsedilmiştir. Bu nedenle, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hükmün bozulması ve geri verilmesi kararlaştırılmıştır.
Kanun Maddeleri: 3194 Sayılı Yasanın 18. Maddesinin son fıkrası, TMK nun 1024 maddesinin 2. fıkrası, HUMK.\"nun 428.maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2011/1053 E.  ,  2011/1573 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : TONYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/04/2010
    NUMARASI : 2008/31-2010/23

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, dava dışı eşi M.."e verilen genel vekaletname ile maliki olduğu 5 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını imar planı dışında olmasına rağmen ve vekalet görevini kötüye kullanarak gerçek değerinin altında 3194 Sayılı Yasanın 18/son maddesine aykırı  olacak şekilde davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan pay satışının yasal olmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar  verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, sabit olmayan davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar,  davacı vekilince  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu ahşap ev ve tarla nitelikli 9155 m2 yüzölçümlü 89 ada 5 parsel sayılı taşınmazın öncesinde kadastro yoluyla davalı H...adına tespit ve tescil edildiği, 25.8.1995 tarihinde davacıya kayden satıldığı, 15.9.1998 de düzenlenen vekaletname ile davacının satış v.s. için dava dışı eşi M.."i vekil tayin ettiği, 27.4.1999 tarihinde ise anılan vekaletname ile eldeki davaya konu ½ payın davalı H.."a satış suretiyle temlik edildiği, kalan ½ payın ise aynı vekaletle 26.5.2004 de üçüncü kişiye, onunda aynı tarihte davacının vekili Mehmet"e kayden devrettiği, daha sonra bu pay yönünden davalı H.."ın açtığı önalım davası sonucu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/54 esas 2007/46 karar ve 14.5.2007 tarihli kararı ile davacının eşi M.."e ait ½ payın iptali ile H..B adına tescil kararı verildiği ve derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, vekili ve aynı zamanda eşi olan dava dışı M.. aracılığı ile davalıya  paylı olarak yapılan bu temlikin imar mevzuatına aykırı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, anılan işlemler sonucu payların davalı H.."da toplandığı, böylece imar mevzuatına aykırılığın giderildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Oysa, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinin son fıkrasında açıkça arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları ve satış vaadi sözleşmesi yapılamayacağı, böylece arsa parsellerinin hisselere ayrılmasının mümkün olmadığı öngörülmüştür.   Öte yandan, TMK nun 1024 maddesinin 2. fıkrasında, bağlayıcı olmayan bir işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescilin yolsuz olduğu ve böyle bir tescil nedeniyle ayni hakkı zedelenen kimsenin tescilin yolsuz olduğunu doğrudan doğruya ileri sürülebileceği bildirilmiştir.
    Bu tür bir dava süreye tabi olmadığı gibi sonradan herhangi bir şekilde payların toplanmış olmasının temeldeki yolsuzluğu ortadan kaldırmayacağı tartışmasızdır. Önalım yoluyla davalı adına tescil edilen pay davanın konusu değildir. Kaldı ki dava konusu yapılmayan ½ pay dava tarihinde davalı adına kayıtlı da değildir. Önalım davasının tescilin yolsuzluğuna bir etkiside yoktur.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   16.2.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

    Hemen Ara