Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 3617 parsel sayılı taşınmaza davalıların taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi ile savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “... davalının inşaatı davacının babası tarafından belirlenen sınırlar gözetilerek yaptığı belirlendiğine göre davalının, bu taşkın bina nedeniyle kötü niyetli sayılıp sayılmayacağı yönü üzerinde durulması ve açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, mahkemece
hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda, davalının çekişmeye konu yapıyı davacının murisi olan önceki kayıt malikinin muvafakatı ile yaptığı ve TMK nun 725. maddesi anlamında iyiniyetli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Mahkemece, savunma yoluyla getirilen temliken tescil isteği yönünden Türk Medeni Kanununun 725.maddesinin öngördüğü koşulların davalı yararına gerçekleştiği benimsenerek belediyenin tecavüzlü kısmın diğer parsele eklenmesinde sakınca bulunmadığı yönündeki 17.03.2009 tarihli yazısı gözetilerek temliken tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere,yerin mülkiyetinin taşkın yapı sahibine devredilebilmesi ve onun adına tescil olunabilmesi için yasada öngörülen öteki koşulların yanında bu bölümün ifrazının imar yasası uyarınca da mümkün olması gerekir. İmar yasası kamu yararı (kamu düzeni) düşüncesiyle kabul edilmiş olan ve özellikle tarafların arzu ve rızası ile bertaraf edilmeyecek hükümler içeren bir yasadır. Bu niteliği ile ifraz hususunun davanın her aşamasında resen nazara alınması ve belediye encümen kararına dayalı olarak soruşturulup araştırılması zorunludur.
Somut olaya gelince, davacıya ait çekişmeli 3617 parsel sayılı taşınmaza taşkın 48.48 metrekarelik bölümün davalıya ait 3619 parsel sayılı taşınmaza eklenmesinde sakınca bulunmadığına ilişkin 17.03.2009 tarihli belediye başkanlığının cevabi yazılarında, ifraz ve birleştirme işleminin encümen kararına dayanmadığı eksiği tamamlatılmak suretiyle getirtilen belgelerden anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 3194 sayılı İmar Kanununun 15.maddesi hükmü gereğince ifraz veya tevhit işlemlerinin yapılabilmesinde karar mercii olarak görev 5393 Sayılı Yasanın 34.maddesine göre Belediye Encümenine aittir.
Hal böyle olunca, ifraz ve birleştirme işleminin olanaklı olup olmadığı yönünde yukarıda değinildiği üzere encümen kararı alınmadan yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir
Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.