Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 2258 ada 9 parsel sayılı taşınmaz malikleri Y.. B.., M.. B.., M B., N.. K.., S..Ş.. ve E..Ş.."ün gaip olması nedeniyle kayyım tayin edildiğini, taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle satılarak bedelinin Kayyım İdaresine aktarıldığını ileri sürüp, N..D..dışındaki taşınmaz maliklerinin gaipliklerine, hisselerine düşen satış bedelinin Hazineye devrine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının davasını kanıtlaması gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, gaiplik ve satış bedelinin Hazineye devri isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazinenin çekişme konusu 2558 ada 9 parsel sayılı taşınmazın malikleri Y..B.., M. B.., M..B.., N.. K.., S..Ş..ve E.. Ş.."ün gaip olması nedeniyle kayyım tayin edildiğini, taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle satılarak bedelinin Kayyım İdaresine aktırıldığını ileri sürerek, kayıt maliklerinden N..D..dışındaki paydaşların gaipliklerine karar verilmesi ve hisselerine düşen satış bedelinin Hazineye devri istekli olarak eldeki davayı açtığı görülmektedir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmek gerekir ki; tapu kaydının beyanlar hanesinde taşınmazın vakıfla ilişiğinin olduğu, vakıftan icareli olduğu belirtilmektedir.
Bu durumda, 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesinin olayda uygulama yeri bulabileceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın vakıflar idaresine ihbar edilmesi, dava açtığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik taraf huzuruyla yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları bu sebeple yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.