Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, T.C.D.D adına kayıtlı 113 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 02.09.1997 tarih 914 sayılı encümen kararına istinaden 3194 Sayılı Yasanın 18.madde uygulamasına tabi tutularak bir kısım imar parsellerinin adına, taşınmazın bir bölümününde yol, yeşil alan vs. olarak terkin edildiğini, imar işleminin idari yargı yerinde iptal edildiğini, ancak davalının eski hale getirmediğini ileri sürerek, 113 ada 14-18-19-21-22-24 ve 1019 ada 1 parsel ile yola terk edilen 54743.66 m2 yerin tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden davacı idare adına kayıtlı 113 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar şuyulandırma işlemine tabi tutularak birden fazla imar parseline ayrıldığı, bir kısım yerin yol, yeşil alan olarak ayrıldığı, davacı adına kayıtlı bazı imar parsellerinin daha sonra ifraz edilerek satıldığı, imar işleminin idari yargı yerinde (1997/850 esas-1999/145 karar sayılı) iptal edildiği, davacının idare mahkemesince Belediye encümeninin 15.07.1997 tarih /694 ve 02.09.1997/914 sayılı kararlarına istinaden yapılan imar uygulamasının iptal edildiğini ileri sürerek, bir kısım imar parselleri yönünden eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, toplam 54.743.66 m2 yüzölçümlü 113 ada 14, 18, 19, 21, 22, 24 parseller ile 1019 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davacı kurum adına tesciline karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek, iptal kararının kesinleşmesi halinde imar parseli ile ilgili sicil kaydının illetten mücerret hale geleceği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır.
Öte yandan, yeniden çap ve mülkiyet durumuna dönülmesi gerekeceğide kuşkusuzdur.
Ne var ki, sicil yolsuz hale geldiğine göre kadastral parsel içindeki bir kısım imar parsellerinin korunması; bir kısmı için ise kadastral parselin ihyası dolu pafta sistemi ve imar mevzuatına aykırı olduğu gibi, davacının bir kısım imar parselleri yönünden talebinin olmaması da bu duruma hukukilik kazandırmaz.
Hal böyle olunca, öncelikle davacı idarenin 13 sayılı kadastral parsel sınırları içinde kalan tüm imar parsel maliklerinin belirlenerek davada taraf olmayan kayıt maliklerinin usulünce davada taraf edilmesinden sonra hükme yeterli bir araştırma yapılarak kadastral parseldeki hak durumu gözetilmek suretiyle ve kısmen ihya olmayacağı dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, re"sen gözetilmesi gerektiğinden davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.