Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13142 Esas 2011/1447 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13142
Karar No: 2011/1447
Karar Tarihi: 14.02.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13142 Esas 2011/1447 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, miras bırakanın vekaletnamesi ile davalıya temlik edilen 5 taşınmazın işleminin muvazaalı olduğunu, tasarruf ehliyeti bulunmadığı sırada yapıldığı için geçersiz olduğunu ileri sürerek tapuların miras payları oranında iptal ve tescilini istemiştir. Mahkeme davayı kabul etmiş fakat dava dışı mirasçıların bulunduğu görülmüştür. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğundan, dava dışı ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, davaya katılmayan ortakların olurları alınmadan karar verilmesi doğru değildir. Bu sebeple davalının temyiz itirazı yerinde bulunmuştur ve hüküm bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- M.K. 701-703: elbirliği (iş takibi) halinde mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı belirtilmektedir.
- M.K. 702/2: ortakların (iş takibi) birlikteliğinin devamı için oybirliği ile karar almaları gerektiği belirtilmektedir.
- M.K. 640: miras şirketinin atanması hakkında bilgi vermektedir.
1. Hukuk Dairesi         2010/13142 E.  ,  2011/1447 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GERZE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/04/2010
    NUMARASI : 2010/5-2010/71

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakan H.."a ait dava konusu 5 ayrı taşınmazın murisin düzenlediği vekaletname ölümünden sonra kullanılarak davalıya temlikinin sağlandığını,yapılan işlemin muvazaalı olduğunu ,tasarruf ehliyeti bulunmadığı sırada yapılması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek tapuların miras payları oranında iptal ve tescilini istemiştir.
    Davalı, miras bırakana baktığını, askerde olması nedeniyle devir işlemlerinin daha sonra yapıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    İddianın ileri sürülüş biçiminden davada , ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bu hukuki nedenlere dayanılarak açılacak davaların tüm mirasçıların katılımıyla görülebileceği kuşkusuzdur.
    Nitekim, davacı 16.03.2010 tarihli oturumda tapunun payı oranında ya da miras bırakan adına iptal ve tescili isteğinde bulunmuş olup, isteğin terekeye yönelik olduğu, ne var ki, dava dışı mirasçıların bulunduğu görülmektedir.
    Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
    M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
    M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
    Somut olayda,elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,14.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara