Esas No: 2010/9826
Karar No: 2011/1396
Karar Tarihi: 11.2.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/9826 Esas 2011/1396 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, miras bırakanın adına kayıtlı olan 15 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 5 sayılı parseli mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı eşine ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, onun da bir kısım paylarını diğer davalılara devrettiğini ileri sürerek, iptal ve muris adına tescilini istemiştir. Mahkeme, davacı iddialarının doğru olduğunu kabul ederek, tüm mirasçılar adına tesciline karar vermiştir. Ancak davalıların temyiz itirazları yerindedir ve hüküm BOZULMAKTA, diğer mirasçıların açılan dava için muvafakatları sağlanmadan veya T.M.K.’nun 640. maddesi gereğince terekeye temsilci atanması temin edilmeden sonuçlandırılmış olması da isabetsizdir. Kararda geçen kanun maddeleri: Borçlar Kanunu madde 511, Borçlar Kanunu madde 514, Borçlar Kanunu madde 518.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2009
NUMARASI : 2005/152-2009/209
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı H."ın adına kayıtlı çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 5 sayılı parseli mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı eşi H.."ye ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, onun da bir kısım paylarını diğer davalılara devrettiğini ileri sürerek, iptal ve muris adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı iddiaları sabit görülerek, davanın kabulü ile H.. mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.2.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat G..Y.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanın delillerden; miras bırakan H.."ın maliki olduğu 5 parsel sayılı taşınmazını 31.12.1985 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı eşi H.."ye temlik ettiği, onun da edindiği 5 parseli 2"ye ifraz ettirerek 15 ve 16 parsellerin oluştuğu, davalı H.."nin çekişmeye konu edilen 15 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım paylarını diğer davalılara satış ve trampa sebebiyle intikalini sağladığı anlaşılmaktadır.
Davacı, miras bırakanın yapmış olduğu bu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; muris H.."ın, maliki olduğu ve çekişmeli taşınmazın öncesini teşkil eden 5 parsel sayılı taşınmazını temlik ettiği 31.12.1985 tarihi ile ölüm tarihi olan 24.2.2005 tarihine kadar (uzunca bir süre geçmesine karşın) davalı H.."nin bakım borcunu yerine getirmediğine yönelik herhangi bir iddiasının ve davasının olmadığı dosya kapsamı ile de sabittir. Her nekadar, eşlerden birinin diğerine yasadan kaynaklanan sebeplerle bakım borcu bulunmakta ise de; kendisi ile ölünceye kadar bakma akdi yapamayacağına dair bir kural da yoktur. Bu husus, gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarıyla duraksamaya yer bırakmayacak şekilde benimsenmiştir. O halde, yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde miras bırakanın gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırma amacını taşıdığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi; kabul tarzı itibarı ile de davada istek muris adına tescil ya da o da öldüğünden tüm mirasçılar adına tescil olduğu ve dava dışı mirasçıların da bulunduğu gözetildiğinde mahkemece diğer mirasçıların açılan davayı muvafakatları sağlanmadan veya T.M.K."nun 640.maddesi gereğince terekeye temsilci atanması temin edilerek davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden neticeye gidilmiş olması da isabetli değildir.
Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanın nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilden alınmasına, 11.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.