Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/953 Esas 2011/1218 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/953
Karar No: 2011/1218
Karar Tarihi: 10.02.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/953 Esas 2011/1218 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, kayden paydaşı oldukları taşınmaza davalının müdahale ettiğini ve elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiyle dava açmışlardır. Davalı, tapu tahsis belgesi sahibinin kendisine devrettiği zilyetliği temel alarak davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davalının taşınmazı malik sıfatıyla kullandığını ancak herhangi bir hukuki sebep veya kira ilişkisi olmadığını belirterek davacıların isteğini kabul etmiş ve elatmanın önlenmesi ve yıkım kararı vermiştir. Ancak yapının levazım bedeline karar verilmesi yanlıştır. Ayrıca, davalının kusuru bulunmadığı gerekçesiyle yargılama giderleri davacı tarafından karşılanmalıdır. Kararda İmar Yasası'nın 18. maddesi önemli bir yer tutmaktadır.
1. Hukuk Dairesi         2011/953 E.  ,  2011/1218 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/03/2010
    NUMARASI : 2010/30-2010/81

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, kayden paydaşı oldukları 10445 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalının ev yapmak ve direk dikmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuşlardır.
    Davalı, dava konusu yerle ilgili 1985 yılında düzenlenen tapu tahsis belgesi olup, bu belge sahibinin bilahare zilyetliğini 1986 yılında devrettiğini, kendisinin zilyetliği devralan kişinin mirasçılarından yapıyı satın aldığını; gerek kendisinin gerekse maliki evlerin yıllardır taşınmazı malik sıfatıyla kullana geldiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair önceden verilen kararın Dairece " kısa karara çelişkili olarak, gerekçeli karar yazılması doğru değildir" gerekçesiyle bozulması üzerine bozma kararına uyulmuş ve davalının çekişme konusu taşınmazı kullanımının herhangi bir hukuki sebebe ve kira ilişkisine dayanmadığı, yıkımın fahiş zarar doğurmayacağı, davacı tarafın davalıya ait evin levazım değerini mahkeme veznesine depo ettiği belirtilerek davanın kabulü ile elatmanın önlenmesi ve yıkıma , depo edilen bedelin kararın kesinleşmesinden 15 gün sonra davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değer yönünden reddedildi,gereği görüşülüp, düşünüldü.
    “Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, “elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne, davacı tarafça mahkeme veznesine yatırılan muhtesat bedelinin kararın kesinleşmesinden 15 gün sonra davalıya ödenmesine” karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 10445 ada 3 sayılı imar parselinin paylı mülkiyet üzere olup, davacıların kayden paydaş bulundukları, harita ve kadastro mühendisi sıfatını haiz bilirkişinin düzenlediği rapor ve krokide C harfi ile gösterilen 44 m2 lik yapının da davalıyla ilişkisi olduğu ve davacı tarafça da muhtesatların imar uygulamasından önce yapıldığı belirtilerek bedelini ödemeyi kabul ettikleri anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, İmar Yasasının 18. maddesi hükmüne göre ödenmesi gerekli olan bedel, yapının kaim değeri olup, asgari levazım bedeli değildir.
    O halde, yapının zeminle birlikte değeri tespit edilerek, zemin değeri belirlenen değerden düştükten sonraki bakiye değerin kaim değer olacağı gözetilerek, bu bedelin depo edilmesi yönünde davacıya önel verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yapının levazım bedeline hükmedilmiş olması doğru değildir.
    Diğer taraftan, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi gereğince yapılan imar uygulaması sonucunda, kamusal tasarrufla davalı yapısı davacı taraf taşınmazında kaldığına,başka bir ifade ile davalının iradesi dışında bu durum gerçekleştiğine göre, mevcut durumun oluşumunda kusuru bulunmayan davalının yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASIN, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara