Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/14080 Esas 2011/1187 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/14080
Karar No: 2011/1187
Karar Tarihi: 10.02.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/14080 Esas 2011/1187 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar miras bırakanlarının davalı oğullarına, mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 107, 108 ve 328 parsel sayılı taşınmazlarını sattığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal tescil isteğiyle mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme, muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle, davacıların miras payları oranında tapuların iptal ve tesciline hükmetmiştir. Davalılar bu kararı temyize götürmüşlerdir. Danıştay tarafından yapılan değerlendirme sonucunda uygulamada ve öğretide \"muris muvazaası\" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğunu, bu tür uyuşmazlıkların doğru çözüme ulaştırılabilmesi için davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğunu ve davacıların taleplerinin haklı görüleceği ifade edilmiştir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olan bu kararda Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26.maddeleri uygulanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2010/14080 E.  ,  2011/1187 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SERİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 24/06/2010
    NUMARASI : 2004/191-2010/380

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları V..’nin mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak dava konusu 107, 108 ve 328 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğullarına satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, miras bırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacıların miras payları oranında tapuların iptal ve tesciline karar verilmiştir.
    Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan V..’nin dava konusu 107 ve 108 parsel sayılı taşınmazlarını 26.06.1973 tarihinde davalılardan oğlu M..’e satış suretiyle temlik ettiği, daha sonra M.. tarafından davalılardan A.’ye, ondan da İ...’e, İ..tarafından da en son davalı H...’a satış suretiyle devredildiği görülmektedir. 328 parsel sayılı taşınmazın ise öncesinin 170 parsel iken miras bırakan V..’nin payını davalı oğulları Y.., M.., V.., M..’ya 29.09.1981 tarihinde satış suretiyle devrettiği, ifraz sonucu oluşan 328 parseldeki paylarında satış ve devirler sonucu miras bırakanın çocukları V..ve Y.. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacılar anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar; davalılar ise dosya’ya ibraz ettikleri 21.05.1997 tarihli “tutanak” isimli belge ile miras bırakanın mirasını mirasçıları arasında paylaştırma amacı güttüğünü savunmuşlardır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; miras bırakanın 30.05.1997 tarihli akitle davacı kızlarına 146 ve 339 parsel sayılı taşınmazlarından pay temlik ettiği görülmektedir. Diğer taraftan davalılar tarafından dosyaya ibraz edilen 21.05.1997 tarihli “tutanak” isimli belgede mahkemece değerlendirilmiş değildir.
    Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik tahkikatla yetinilmek suretiyle karar verilmesi doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara