Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden malik olduğu 3 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 85 m²"lik bölümüne davalıların, bahçe ve geçiş yolu olarak kullanarak müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, istenen ecrimisil miktarının yüksek olması sebebi ile ödemede bulunmadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “... Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 tarih, 18-777 esas ve 788 karar sayılı kararı ile vakıfların harca tabi olduğu kabul edilmiş olduğu dikkate alındığında öncelikle harçların ikmal edilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği, kabul tarzı itibariyle de, taşınmazı haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın kullanan fuzuli şagilin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı ecrimisil olup, en azı kira geliri, en fazla gelir kaybı olduğu, bunun ise, mahallinde yapılacak uygulama neticesinde anlaşılacağı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı idarece takdir edilen ecrimisilin uygun bulunduğu kanaati dışında bir açıklamaya yer verilmemiş olduğu, hal böyle olunca; mahkemece, noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gibi, istek gözetilmek suretiyle hükmedilen ecrimisile haksız fiilin ika edildiği (fuzuli işgale başlandığı tarih) tarih itibariyle kademeli olarak faiz tahakkuku gerektiği ” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, birden fazla kişiye karşı açılan davanın, davalılar için müşterek bir sebepten dolayı reddi halinde tek vekalet ücreti tayin ve takdir edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. (27.6.1956 tarih 2/14 sayılı İBK)
Somut olayda; davalıların zeminde kullandıkları yer aynı yer olup, birlikte elattıklarının kabul edilmiş olması karşısında, davada kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine tek bir vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, ayrı ayrı avukatlık ücreti takdir edilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin, bu yöndeki temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.