Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13052 Esas 2011/1102 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13052
Karar No: 2011/1102
Karar Tarihi: 10.2.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13052 Esas 2011/1102 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalının maliki olduğu taşınmazın bir bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan kıyı kenar çizgisi içerisinde olduğunu iddia ederek tapu iptali ve yıkım istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı temyiz etmiştir. Yargıtay, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığına karar vermiştir. Ancak, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılması gerektiği belirtilmiştir. Davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücreti tayin edilip edilemeyeceği daha detaylı bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi için hüküm bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa'nın 12/3 maddesi (hak düşürücü süre)
- 6099 Sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle değişik 3402 Sayılı Yasa'nın 36/A maddesi (yargılama giderlerinin davalıya yükletilememe hükmü)
- HUMK'nın 428. maddesi (hüküm bozma)
1. Hukuk Dairesi         2010/13052 E.  ,  2011/1102 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/07/2009
    NUMARASI : 2007/676-2009/467

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalının maliki olduğu 209 parsel sayılı taşınmazın 345,54 m2’lik bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapunun iptali ile yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12 /3 maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin  geçtiği gerekçesiyle  davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Gerçekten de, kadastro tespit tarihi ile dava tarihi arasında 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa"nın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği saptanarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı Hazinenin öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
    Diğer taraftan, yargılama sırasında yürürlüğe giren 11.1.2011 tarih ve 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle değişik 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde; “... yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği...” hükmünün getirilmiş olması karşısında, yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılması da doğrudur.
    Öte yandan; kural olarak davacının davasında haksız çıkmış olması halinde, davalı lehine yargılama gideri ve avukatlık ücreti tayini gerekeceği açıktır.
    Ne varki, genel kuralın istisnası olarak hak düşürücü sürenin hukuki niteliği, yerleşik yargıtay kararları ve yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği hususları birlikte gözetilerek, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücreti tayin edilip edilemiyeceğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar bir verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır.
    Davacı Hazinenin, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara