Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13219 Esas 2011/1032 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13219
Karar No: 2011/1032
Karar Tarihi: 07.02.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13219 Esas 2011/1032 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/13219 E.  ,  2011/1032 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : TRABZON 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/06/2010
    NUMARASI : 2010/113-2010/165

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalıların maliki olduğu 1604 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, tapu iptal ve taşınmazda bulunan yapının yıkımına karar verilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “… davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı hazine vekilinin diğer temyiz itirazı yerinde değildir, reddine,
    Ancak hemen belirtilmelidir ki, bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü yada yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu  tutulamaz. 
    Taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kalması halinde davacı hazinenin dava tarihinde dava açmakta haklı olacağı dikkate alındığında ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre, ilke bazında davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekeceğinde kuşku yoktur. Hal böyle olunca; yerinden uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılarak 1957/131 esas 1958/23 karar sayılı tescil ilamının da mahalline uygulanması, ilamın çekişmeli taşınmazda ilgisi bulunmaması halinde anılan taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalıp, kalmadığının saptanması ve oluşacak duruma göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi  bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir. 
    Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini, yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
    Ancak, temyiz aşamasında 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde;”... Avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu”hükmü öngörülmüştür.
    O halde, anılan yasal düzenleme gözetilerek, davalı tarafın kararı temyiz etmemesine karşın usulü kazanılmış hak olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak gerekçelendirilmesi neticeten yargılama giderlerinden ve 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulup tutulmayacağı ayrıca 6099 Sayılı Yasanın da gözetilerek davalı lehine avukatlık ücreti verilip verilmeyeceği irdelenip, değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
    Açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

     

    Hemen Ara