Esas No: 2011/1375
Karar No: 2011/983
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1375 Esas 2011/983 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : EZİNE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2009
NUMARASI : 2002/38-2009/233
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanın dava konusu taşınmazların çıplak mülkiyetini ½ oranında mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak davalı eşine ve kızına satış yoluyla temlik ettiğini, işlemlerin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tescili olmadığı takdirde tenkisi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, çekişmeli taşınmazları bedeli karşılığında, gerçek değeri üzerinden satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin olup mahkemece miras bırakanın davalılarla birlikte yaşadığı, ölümünden kısa bir süre önce de altı parça taşınmazı davalılara satış yoluyla temlik ettiği, mal satmaya ihtiyacının olmadığı gibi davalıların da alım gücünün bulunmadığı, temlik sırasında gösterilen bedel ile taşınmazların gerçek değerleri arasında açık fark olduğu dolayısıyla satış gösterilmesine karşın aslında bağış niteliği taşıdığı ve mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla taşınmazların devredildiği belirlenmek suretiyle muris muvazaasına dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak hüküm kurulurken davacılar adına hangi oranda iptal ve tescile karar verildiği belirtilmemiştir. Gerek TMK ve gerekse Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri gereğince hâkim doğru sicil oluşturmak ve hükümde pay oranlarını göstermek zorundadır. Anılan husus kamu düzenini ilgilendirdiğinden re’sen gözetilmesi zorunludur. Bunun yanı sıra G..K.davacılara velayeten eldeki davayı açmış ve takip etmiştir. Mahkemece karar başlığında bu şahsın davacı gibi gösterilmesi de doğru değildir.
Öte yandan dava konusu taşınmazların dava dilekçesinde gösterilen değeri üzerinden avukatlık ücreti alınması gerekirken harcı tamamlanmayan ancak keşfen belirlenen davacıların miras payına karşılık gelen değerler üzerinden fazla avukatlık ücreti takdiri de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.