Esas No: 2010/9054
Karar No: 2011/957
Karar Tarihi: 01.02.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/9054 Esas 2011/957 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2010
NUMARASI : 2008/390-2010/163
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları F."in maliki olduğu 36 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının, hile ile hataya düşürülerek davalı A."nin 45 parsel sayılı taşınmazı ile trampa edildiğini, işlem tarihinde miras bırakanın temyiz kudreti bulunmadığını, davalı A.."nin miras bırakanın ölümünden sonra taşınmazı diğer davalı B."ye temlik etiğini, taşınmazların değerleri arasında fark olup, murise ait taşınmazın daha değerli olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile adlarına tescilini olmadığı takdirde tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece , özetle " ... Mahkemece, davanın gabin hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı yönünde hukuki nitelendirme yapılarak hüküm kurulmuşsa da, iddianın ileri sürülüş biçiminden ve davacıların beyanlarından davada ehliyetsizlik ile hile ve hata hukuksal nedenlerine dayanıldığı sonucuna varıldığı, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek , açıklanan ilkeler doğrultusunda bir araştırma yapılması, miras bırakanın akit tarihinde ehliyetli olup olmadığının saptanması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde davada dayanılan hile ve hata hukuksal nedenlerinin incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozmaya uyulmuş olmakla yapılan yargılama sonucunda, miras bırakanın temlik tarihinde ehliyetsiz olduğunun belirlendiği gerekçesiyle iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar ve davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.02.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Abdulkadir Güzel geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edenler gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, , ehliyetsizlik, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal tescil olmazsa bedel isteğine ilişkin olup, davanın reddine dair kararın temyizi üzerine, hükmüne uyulan Daire bozma kararında yapılması ve takip edilmesi gerekli olan işlemler duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirtilmiş olmasına karşın, Mahkemece, davacıların miras bırakanı F.."in ölmüş olması nedeniyle Adli Tıp Kurumuna sevkedilerek rapor alınmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, toplanan deliller muvacehesinde miras bırakan F.."in ehliyetsiz olduğu benimsenerek ve ikinci el bakımında da taşınmazın edinilmesinde iyiniyet araştırması yapılmaksızın davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, HUMK"nun 275. maddesinde belirtildiği üzere, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmesi gerektiği, hakimlik mesleğinin icap ettirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda ise bilirkişi dinlenmesine ve tetkikatına gerek bulunmadığı öngörülmüştür.
Somut olayda, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanıldığna göre, bir kimsenin muamele yapma ehliyetine haiz olup olmadığı hususunun teknik bilgiyi gerektireceği izahtan varestedir. Bu konuda, nihai çözüm yerinin ise 2659 sayılı Yasanın 7. ve 16. maddelerinde öngörülen Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Dairesi olduğunda kuşku yoktur.
Öyleyse, Mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın öldüğü gözetilerek sağlığında tedavi gördüğü hastane, sağlık ocağı, dispanser gibi yerlerden varsa hasta tabela ve müşahade evrakları ve yahut reçete veya kullandığı ilaçlar gibi doneler davacılardan sorulmak suretiyle tespit edilmeli, tüm doneler toplandıktan sonra yukarıda değinildiği üzere Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesine dosya halinde gönderilmeli, akit tarihinde miras bırakanın hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanarak, ondan sonra elde edilecek neticeye göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, Mahkemece, miras bırakan ehliyetsiz kabul edilerek, davalı Ali"nin ilk el konumunda olup, kendisi ehliyetsiz olan kişinin tasarrufu sonucu taşınmazı elde ettiğinden TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı tartışmasız ise de, davalı Ali"den, çekişmeli taşınmazı trampa yoluyla edinen davalı Bedri"nin ikinci el konumunda olup, tapu sicilin tutulması prensiplerinden olan sicilin aleniliği (güvenirliği) ilkesine dayanarak iyiniyetle iktisap etmesi halinde aynı hükmün koruyuculuğundan istifade etmesi olanaklı olduğu gözetilmeksizin, ikinci el yönünden TMK"nun 1023. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği, başka bir ifadeyle son kayıt maliki davalı Bedri"nin iyiniyetli olup olmadığı araştırılmaksızın, davalı Bedri yönünden de miras bırakanın ehliyetsiz olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması da doğru değildir.
O halde,eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.