Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakan S."ın 617 parsel sayılı taşınmazını hibe yoluyla, 959 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma aktiyle; miras bırakan A."nin ise 169 parsel sayılı taşınmazını bağış yoluyla davalı S.."e temlik ettiklerini; S.."in de bu taşınmazlardan 617 ve 169 parsel sayılı taşınmazları eşi olan diğer davalı A."ye satış yoluyla devrettiğini; miras bırakanlar S.. ve A..tarafından davalı oğulları S."e yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, diğer davalı A."nin de iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve adına tescili, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın tapu iptal ve tescil isteği yönünden reddine, tenkis isteği yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.02.2011 Salı günü saat 9.35" de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkin olup, Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, miras bırakan A."nin çekişmeli 169 parsel sayılı taşınmazla ilgili bağış suretiyle yapmış olduğu temlikte, miras bırakan A."nin ölüm tarihi itibariyle tenkis iddiasının 743 sayılı Medeni Kanunun hükümlerinin uygulanacağı buna göre anılan Yasanın 513. maddesinde öngörülen sürenin zamanaşımı süresi olup, davalı tarafın zamanaşımı definde bulunduğu ve bu sürenin geçtiği saptanarak, bu parsel hakkında davanın bu sebeple reddine karar verilmiş olması doğru olduğu gibi; diğer miras bırakan S."ın davalı S."e çekişmeli 959 parsel sayılı taşınmazla ilgili yaptığı BK"nun 511. ve takip eden hükümlerinde öngörülen ölünceye kadar bakma aktine dayalı temlikin, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı tespit edilerek, bu parsel hakkında davanın reddine karar verilmiş olması da doğrudur. Öyleyse, dava konusu 169 ve 959 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili kurulan hükme yönelik davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle, davacı aleyhindeki hükmün bu yöne ilişkin olarak ONANMASINA
Dava konusu 617 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tarafların temyizine gelince; çekişme konusu bu taşınmazın, miras bırakan S. tarafından kadastro tespiti sırasında davalı S.."e bağışlandığı ve S. adına muvafakatle çap kaydının oluştuğu; onunda, satış yapmak suretiyle diğer davalı A."ye temlik ettiği kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, miras bırakan S.."ın davalılardan S.."e bağış şeklinde yaptığı temlikin, koşulların gerçekleşmesi halinde tenkis hükümlerine tabii olacağı kuşkusuzdur.Esasen, bu husus Makemeninde kabulündedir.
Ne var ki, Mahkemece, çekişmeli 617 sayılı parsel bakımından yaptırılan bilirkişi tahkikatı neticesinde, anılan temlikin tasarruf nisabı kapsamında kaldığı belirlendiği ve Mahkemece de benimsendiği halde, çekişme konusu 169 parsel sayılı taşınmaz bakımından bilirkişi incelemesi sonucu saklı paya tecavüz edildiği belirlenen meblağın, çekişme konusu 617 sayılı parsel bakımından kabul edilerek hüküm altına alınması isabetsizdir.
O halde; tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.