Esas No: 2010/13517
Karar No: 2011/798
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13517 Esas 2011/798 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2010
NUMARASI : 2009/587-2010/424
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, adına kayıtlı 26 sayılı parsele davalıların istinat duvarı yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, iyiniyetli olduklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, haksız elatmanın keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, imar parseline el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalılara ait istinat duvarının bir kısmının davacı adına kayıtlı 26 sayılı imar parselinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, yapılan soruşturmanın hükme yeterli bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı, üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ancak, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş, bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
2981 Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Hal böyle olunca, yıkımı istenen duvarın davacı taşınmazında imar uygulaması sonucunda kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması, imar uygulaması sonucunda kaldığının saptanması halinde yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.