15. Ceza Dairesi 2014/4571 E. , 2016/6175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanık ..."in, katılan ... "ya kendisini ... olarak tanıtıp, yanına lüks araba ile gittiği ve arkadaşlık kurarak güvenini kazandıktan sonra bilgisayar alıp, katılana “Üzerimde dolar var, kasa bozmuyor, senin kredi kartınla ödeyelim, ben daha sonra sana öderim” şeklinde beyanda bulunup, önceden sağladığı güvenden de faydalanarak onu hile ile kandırıp 3.800,00 TL ödeme yaptırdığı, yine aynı şekilde 290,00 TL"lik benzin parasını da şikayetçiye ödettirdiği, sonrasında da ortalıktan kaybolduğunun iddia edildiği olayda; katılanın önceden tanıdığı sanığa iftira atmasını gerektirecek husumetinin bulunmaması ve dosya kapsamından sanığın birçok mağdura karşı benzer eylemleri gerçekleştirmiş olduğunun anlaşılması karşısında, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olup, bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
5237 sayılı TCK"nın 157. maddesinde, hapis cezasının yanında adli para cezasının da öngörülmüş olmasına rağmen, sanık hakkında adli para cezasına hükmedilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, anılan maddenin verdiği yetkiye istinaden sanık hakkında kurulan hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.