Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13967 Esas 2011/671 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13967
Karar No: 2011/671

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13967 Esas 2011/671 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/13967 E.  ,  2011/671 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ELBİSTAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 16/07/2010
    NUMARASI : 2009/995-2010/920

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, 555 parsel sayılı ve 37400 m2 miktarındaki taşınmazın Elbistan Kadastro Mahkemesi’nin 1989/17 Esas, 1999/16 Karar sayılı ilamına binaen Ö..ve F.oğlu D.. K.. mirasçıları adına tescil edilmesi gerekirken sehven Ö. ve H. oğlu 1933 doğumlu D.. K.. mirasçıları adına intikal ve tescil işlemlerinin yapıldığını, davalılara yanlışlığın düzeltilmesi amacıyla tebligat yapıldığını ancak netice alınamadığını, davalılar adına yapılan yolsuz tescilin düzeltilerek Ö.. ve F..’dan olma 1298 doğumlu D..K..mirasçıları adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı A.. K.. davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, diğer davalılar ise usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmamış ve davaya yanıt vermemişlerdir. 
    Mahkemece; aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, sicil kaydının düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 555 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali amacıyla açılan davanın yapılan yargılaması sonunda Elbistan Kadastro Mahkemesinin 1989/17 Esas, 1999/16 sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 37400 m2’lik kısmının Ö. ve F.’dan olma, 1298 doğumlu, D. K.. mirasçıları adına tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 28.04.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Ne var ki, Tapu Sicil Müdürlüğünce mahkeme kararı gözardı edilerek hataen Ö.. ve H..’den olma,1933 doğumlu, D.. K.. adına sicil oluşturulduğu görülmektedir.
    Davacı, mahkeme kararının hatalı olarak sicile yansıtıldığını ileri sürerek Türk Medeni Kanununun 1025 ve 1007.  maddesine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Her ne kadar tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de Hazinenin Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olduğu, eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu da kuşkusuzdur.
    Bilindiği  üzere,Tapu  Sicil Tüzüğünün 85. maddesinde  belgelere   aykırı  tescil  ve  yazımın  düzeltilebilmesi  için  ilgililerin  yazılı  olurlarının  alınması  gerektiğine   değinildikten  sonra  belgeye   aykırı yazımın  veya  tescilin düzeltilmesine  ilgililerden  birisinin  yazılı  olurunun bulunmaması  halinde  Tapu  Sicil Müdürünün Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden düzeltmek için  dava  açılmasını   isteyebileceği, Hazine  avukatı bulunmayan  yerlerde  bu  düzeltmeler  için  re"sen  dava  açılabileceği; 86. Maddesinde de  yapılacak  düzeltmeler hatalı  yazımdan  sonra  hak   sahibi   olmuş  kişilerin hakkını   etkileyeceği  nitelikte  ise  bu  hak  sahiplerinin de  yazılı  olurlarının aranacağı hükme  bağlanmıştır.Hazinece  Türk Medeni  Kanununun  1007. maddesinde   öngörülen  sorumluluk  nedeniyle  açılan  iptal davalarında  Hazine yönünden  aktif  dava  ehliyetinin  bulunduğu Yargıtay"ın  istikrar  kazanmış  içtihatlarında  kabul  edilmekte  ise  de, Tapu  Sicil Müdürlüğü yönünden  değinilen maddede  öngörülen  koşullar  dışında  dava  açma  hakkı  bulunmamaktadır.
    Nitekim, somut  olayda Tapu  Sicil Müdürlüğü yukarıda  değinilen  tüzük  hükümlerini gözeterek  taraflara  yazılı  tebligatta  bulunmuş,ancak  tarafların  yazılı  muvafakatı  sağlanamamış,bir  sonuç  alınamamıştır. O  halde  davacının  aktif  dava  ehliyetinin  bulunmadığı  yönündeki  gerekçe   yerinde  değildir.
    Böyle bir durumda; asıl kayıt maliklerinin Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesi uyarınca işlem yapılmasını sağlamaları mümkün olduğu gibi doğrudan dava açmak suretiyle tapu kaydının düzeltilmesini istemesine  de yasal bir engel yoktur.
    O halde, davanın kadastro mahkemesince lehine tescil kararı verilenlere, bunlar ölmüşlerse mirasçılarına ihbar edilmesi, dava açmaları halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ve yürütülmesi zorunludur. 
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan hususların yerine getirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.01.2011  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

    Hemen Ara