Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13663 Esas 2011/667 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13663
Karar No: 2011/667
Karar Tarihi: 24.01.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13663 Esas 2011/667 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Hazine, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bir taşınmazın tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline ve yıkıma karar verilmesini istediği davada, mahkeme 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Ancak, 6099 Sayılı Yasa'nın 16. ve 17. maddeleri ile davalı tarafın sorumlu tutulamaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu belirtildiği için, davalı lehine avukatlık ücreti verilip verilmeyeceği ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulup tutulmayacağı karar bozularak irdelenip değerlendirilecektir. Detaylı kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5841 Sayılı Yasa, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi, 6099 Sayılı Yasa'nın 16. ve 17. maddeleri, 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, HUMK'nun 428. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2010/13663 E.  ,  2011/667 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MARMARA ASLİYE HUKUK MAHKEMES
    TARİHİ : 01/04/2010
    NUMARASI : 2006/37-2010/30

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine, 2183 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline, elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesine eklenen 3. fıkra 2 ve 3. cümle ve geçici 10. maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü sürenin hazine yönünden dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
    Ancak,  temyiz aşamasında 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde;”... Avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulamaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu”hükmü öngörülmüştür.
    O halde, anılan yasal düzenleme gözetilerek, davalı tarafın kararı temyiz etmemesine karşın usulü kazanılmış hak olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak gerekçelendirilmesi neticeten yargılama giderlerinden ve 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulup tutulmayacağı ayrıca davalı lehine avukatlık ücreti verilip verilmeyeceği irdelenip, değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
    Açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

    Hemen Ara