Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13853 Esas 2011/436 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13853
Karar No: 2011/436
Karar Tarihi: 20.1.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13853 Esas 2011/436 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/13853 E.  ,  2011/436 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/11/2009
    NUMARASI : 2008/243-2009/470

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden maliki bulunduğu .. ada .. parselde bulunan .. katlı evinin 2. katına davalı şirket tarafından telefon santralı konularak işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının taşınmazda kiracı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmazda bulunan binaya elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden toplanan delillerden, dava konusu 115 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 3 katlı ev ve tarla vasfı ile davacı adına kayıtlı olduğu ve dava konusu taşınmazda bulunan binanın 2. katına davalı tarafından telefon santrali konulmak suretiyle haksız olarak el atıldığından bahisle davacının eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Davalı, çekişmeli taşınmaza telefon santralinin davacı vekilinin 22.09.1989 tarihli taahhütnamesi uyarınca davalı şirket ile köy muhtarı arasında düzenlenen 29.11.1990 tarihli kira sözleşmesi gereğince yerleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Gerçekten de; davacının Çaycuma Noterliğinde düzenlenen 15.12.1988 tarih 13704 sayılı vekaletname uyarınca taşınmazlarını kiraya vermek üzere dava dışı Sinan Koç’u vekil tayin ettiği, vekilin de Çaycuma Noterliğinin 22.09.1989 tarih 11594 sayılı taahhütnamesiyle dava konusu taşınmazın zemin katının tasarrufunu 49 yıllığına köy tüzelkişiliğine hiçbir bedel ödemeksizin, bir devlet kuruluşuna tahsis etme yetkisini verdiği, köy muhtarlığının da bu taahhütname uyarınca PTT Genel Müdürlüğüyle 26.09.1989 tarihinde dava konusu taşınmaza telefon santrali kurulması hususunda protokol imzaladığı, bu protokole dayanılarak da 29.11.1990 tarihinde 49 yıllığına köy muhtarlığı ile Çaycuma PTT merkez Müdürlüğü arasında taşınmazın santral binası olarak kullanmak amacıyla kira sözleşmesinin düzenlendiği görülmektedir.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında ya da kiraya verilmesinde dilediği bedelle dilediği kimseyle işlem yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, işlem yapacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak işlem yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Somut olayda, davacının dava dışı vekiline dava konusu taşınmazı kiraya vermek üzere yetki verdiği, vekaletnamede taahhütname düzenlenmesi şeklinde ve taşınmazın bir kamu kuruluşuna tahsisinin sağlanması ile bu konuda aracı olma yönünde bir yetki verilmemiş olduğu açıktır. Vekilin vekaletnamede kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullanarak taşınmazı 49 yıllığına bir devlet kuruluşuna bedelsiz olarak tahsis etmesinin geçerli olduğu ve davacıyı bağlayacağı söylenemez. Bu durumda davalının taşınmazda kiracı olduğu da kabul edilemez. Daha doğrusu, sunulan kira sözleşmesinin davacıyı bağlayacağını söyleme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle kararın HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara