Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, dava konusu 997 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, komşu 973 parsel maliki davalının payına haksız olarak müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacının payına müdahale ettiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ile ecrimisile ve davalı tarafından dikilen ağaçların bedeli ödeninceye kadar ağaçlar üzerinde davalı lehine hapis hakkı tanınmasına karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup,davacı çekişmeli 997 parsel sayılı taşınmazda, davalı ise,komşu 973 parselde dava dışı kişilerle birlikte paydaştır. O halde davaya paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi biçiminde bakılması doğru değildir. Diğer taraftan davalının ağaçları dikmesinde ve davacı taşınmazının bir bölümünü tasarrufunda iyiniyetli sayılması ve yararına hapis hakkı tanınmasını gerektirecek bir husus yoktur. Ancak hükmü davacı temyiz etmediğinden anılan hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
Ne var ki dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile açıldığına göre dava dilekçesindeki isteklerin ayrı ayrı miktarları ve müddeabihin gösterilmesi, harcın buna göre alınması ve yargılama yapılması zorunludur.
Bilindiği üzere, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre davanın nispi harca tabi olduğu ve 492 Sayılı Harçlar Yasasının 16. maddesi Hükmü uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile ecrimisilin toplamından ibaret olacağı açıktır. O halde, dava dilekçesinde ecrimisil talebiyle ilgili olarak bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle mahkemece davacıdan bu istek bakımından dava değeri sorularak açıklattırılıp, bu değer üzerinden harç ikmali yaptırılarak işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davacıya istediği ecrimisil miktarının açıklattırılması, buna göre harcın tamamlanması ondan sonra mevcut deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine,20.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.